Verilen emeğe saygısızlık etmek istemem, ama ben maalesef bu filmi hiç, ama hiç beğenmedim.
Genelde bir film ne kadar kötü olursa olsun, ben beğenecek bir şeyler bulurum. Ama nedense bu filmde öyle bir şey olmadı ?
Resmen ruhum daraldı.
Filmin ortasına varmadan salondan çıkıp, gidesim geldi ? Ama bunu bugüne kadar hiç yapmamış olmamdan olsa gerek, koltuğuma mıhlanıp kaldım ?
Filmin ilk sahnesi de, son sahnesi de beni resmen irite etti.
Lüzumsuz, havada kalmış ve ele alınan konuya hiçbir şey katmamışlar gibi geldi ?
Yalanlar üzerine kurulan hayatların ne tür bedeller ödemeye mahküm olduğu etrafında dönen bir hikaye…
Dikkat çekmek ve düşündürülmek istenmiş, ama bende ters tepki yarattı ?
En çok havada uçuşan küfürler ve her yerde, adeta gözümüzün içine sokularak içilen sigaralar ?
Okulun müdürü, öğretmen, emniyetteki memurlar, yani filmdeki hemen hemen herkes küfrediyor.
Sigara gelince…
Çocuk olan bir evde, hatta onun odasında bu kadar çok sigara içilmesi, verilmek istenen mesajın çok ötesine gidilmiş. Resmen abartılmış bana göre ?
Hırsızlık olayında ise hırsızın 11’nci kattan atlayarak ölme fikri bana lüzumsuz ve inandırıcı gelmedi ?
Seçilen konu çok güzel, ama amacına ulaşacak şekilde anlatılmamış bence.
Bir de Beyoğlu sinemasında, 17’30 seansında filmi seyreden sadece 6 kişiydik ve filmin sonunda hepimiz anlaşmışız gibi aynı cümleyi kurduk, ” Çok kötü bir Nuri Bilge Ceylan taklidi…”
O yüzden 69’ncu Cannes film festivalinde, “Yılın en yenilikçi yönetmeni” ödülünü alması beni hem şaşırttı, hem de şaşırtmadı.
Elbetteki benim bu filmi beğenmemiş olmam, onu kötü yapmaz ?
Ama bana hitap etmedi. Beni şaşırtmadı, düşündürmedi. Ruhumu daralttı.
Çok sevdiğim Şebnem Bozoklu ve Murat Kılıç’ın muhteşem oyunculuğu bile fikrimi değiştirmedi ?
Üzgünüm, ama beğenmedim.
0 Comments