İlki 2014 yılında çekilen filmin devamı olan mandıra Filozofu-2’yi pek beğendiğimi söyleyemem 🙁
İlkini çok sevmiştim…
Oradaki Mehmet Ali beni güldürerek düşündürmüştü.
Ama ikinci filmdeki Mehmet Ali, boğazımı sıkarak yaşamakta olduğum gerçekleri, gözlerimin içine soktu 🙁
Bir kafama vurmadığı kaldı sanki 🙁
Yani kısacası çok fazla mesaj kaygısıyla yapılmış bir film…
Evet, gerçeklere parmak basılıyor, ama bir noktadan sonra ben sıkıldım ve dikkatim dağıldı. Hatta, bir ara,”Bitse de çıksam” diye düşünmeye başladım 🙁
Kendimi, hocasının gözünün içine baka baka, dersini terk etmeye hazırlanan bir öğrenci gibi hissettim.
Çünkü karşımdaki Mustafa Ali, sanki köyünde çok fazla kitap okumaktan fazlasıyla ermiş, kendini aşmış ve bir baş öğretmen edasıyla herkese, hatta İstanbul’a bile haddini bildirmeye gelmişti…
Dediğim gibi çok fazla mesaj var. Hepsini bir filme sığdırarak, hedefi saptırmışlar bence 🙁
Ana karaktere fazlasıyla yüklenilmiş. İlla ki kazanmak zorunda olan bir yarış atı gibi, bir konudan öbür konuya nefes nefes koşuyor 🙁
O koşarken de seyirciyi peşinden sürüklemek istiyor…
Ama benim seyrettiğim salondaki seyircilerin yarısı, filmin sonunu beklemeden salonu terk etti 🙁
Ben filmde en çok şu cümleden rahatsız oldum:”İstanbul göründüğü kadar güçlü değildir. Yenmesini bilirsen, yenersin…”
Kesinlikle, ama kesinlikle katılmıyorum 🙁
En sevdiğim cümle ise :”Bir boksör yere düştüğü zaman değil, ayağa kalkamadığı zaman yenilmiştir…”
Müfit Can Saçıntı bir yönetmen ve oyuncu olarak çok emek vermiş. Saygı duyuyorum!
Kendisini de zaten seviyorum 🙂 Ama bu filmini maalesef pek sevmedim 🙁
0 Comments