Hastane odasındaki yatakta yatan kadın güçlükle gözlerini açtı ve doktoruna gülümsemeye çalıştı…
Hastalık ilerledikçe, ilerlemiş ve artık yapılabilecek bir şey kalmamıştı 🙁
Kocası kapının önünde çaresizce el çırpıyordu.
Belli ki, her an ölebileceğini kabullenmek istemiyor ve karısıyla konuşamıyordu.
”Sizden son bir şey isteyebilir miyim?” diye mırıldandı kadın.
”Elbette” diye cevap verdi doktor.
”Bana ne kadar akıllı, güzel ve sevilmeyi hak eden bir kadın olduğuma dair bir mektup yazar mısınız? Kalpli bir zarfın içine ve bir demet çiçekle birlikte, postacıyla göndermiş gibi yapar mısınız?”
”Neden ben?” diye sordu doktor.
”Otuz yıllık kocam bana bir kez olsun bir mektup yazmamış, çiçek almamış ve güzel sözler söylememiştir. O bana ”aptal karım” diye seslenir ve sever. O böyle romantik şeyleri berecemez. Yalandan da olsa, gülümseyerek ve mutlu ölmeme siz yardım eder misiniz?” diye fısıldadı kadın ve hemen derin bir uykuya daldı.
”Her an, hatta uyurken bile ölebilir” diye düşündü doktor ve koşarcasına odadan çıktı.
Hemen keman çalan bir arkadaşını aradı, çiçekçiye telefon etti ve mektup sorununu çözmeye koyuldu.
On beş dakika sonra hastane odasındaki kadın, odasına yayılan keman sesiyle uyandı.
Son gücünü toplayarak, yatakta oturmaya çalıştı.
Kemancıdan sonra bir buket çiçekle ve bir sürü kırmızı balonla içeri kocası girdi…
Her balonun üstünde, küçücük kalpler içinde, ”Seni seviyorum” yazıyordu 🙂
Kocası yere diz çöküp, çiçekleri uzattı, ”Dünyanın en güzel, en akıllı, en sabırlı ve en muhteşem kadına teşekkür etmek istiyorum! Benim gibi sıkıcı ve aptal bir adamı mutlu ettiği ve eşsiz bir ömür yaşattığı için! Sen Tanrının bana verdiği en güzel hediyesin! Seni seviyorum!” dedi göz yaşları içinde.
”Ben de seni seviyorum hayatım!” diye gülümsedi kadın.
Güçsüz elleriyle bir yandan çiçekleri yüreğine bastırıp, koklarken; bir taraftan da havada uçuşan balonları yakalamaya çalışıyordu.
Keman sustuğunda kadın hala gülümsüyordu.
Son nefesini vermiş olmasına rağmen 🙁
0 Comments