İlk aşkın senfonisi gibi bu film…
Herkesin yüreğine dokunabilecek, geçmişe götürüp, ilk aşkla birlikte birçok şey hatırlatabilecek bir film üstelik 🙂
Çünkü bence, hiç kimse kolay kolay ilk aşkını unutamıyor.
İlk olduğu için ve genelde kısa sürüp, bittiği için belki de…
İlk aşkı hatırlamak her zaman önce gülümsetir, sonra da acıtır 🙁
Özellikle de bitmesine sebep olan ani ve bilinçsiz kararlar söz konusuysa:(
Tıpkı Damlanın yaptığı gibi…
İlk aşkı, arkadaşı, dostu, her şeyi olan Burak’a haber vermeden, Amerika’ya gider. Üstelik giderken, ondan hamiledir…
O hamilelikten kurtulur, hayatını kurar, yabancı bir adamla evlenir ve 8 sene sonra tekrar hamile kalır.
Güzel bir hayatı vardır, ama buna rağmen hamile kaldığından beri sürekli huzursuz ve gergindir.
Yıllarca geçmişinden kaçıp, yüzleşmek istememiştir, ama şimdi yapmak zorunda kalır.
Kocasının ısrarı ile Türkiye’ye gelmek onu daha da huzursuz yapar.
Kaçmak istese de, hala unutamadığı ilk aşkıyla karşılaşır ve ona yaptığı haksızlıkla yüzleşir. Bu yüzleşme unun dengesini tamamen kaybetmesine sebep olur.
Kocası ve ilk aşkı arasında sıkışıp kalır ve çırpınmaya başlar.
Çırpınırken de sevgiye dair her şeyi kırıp, döker.
Daha fazla kaçma şansı kalmadığını anlayınca da, gerçeklerle yüzleşip, tertemiz bir sayfa açmak zorunda kalır…
Damla Sönmez’in oyunculuğundan etkilenmemek imkansız 🙂
Ama ben yine de daha çok Ahmet Rıfat Sungur’un oyunculuğundan etkilendim.
Sadece bakışıyla bile yüreğindekileri yansıtıp, benim yüreğime dokunduğu ve sağlam bir tokat attığı için belki de 🙂
Kim bilir, belki de o gözler bana ilk aşkımı hatırlattı 🙁
Çekimler, müzik, oyunculuk süper!
Seyretmediyseniz, mutlaka seyredin derim.
İlk aşkın güzelliğini, imkansızlığını hatırlatıp, acıtsa da; gülümseterek, mutlu ediyor yine de …
0 Comments