Ağır bir grip geçirdim…
Ama öyle böyle değil. Ölümü hissettirecek, hatta kısmen yaşamış gibi düşündürecek kadar ağır bir grip 🙁
Domuz gribi miydi, öküz gribi miydi bilmem, ama bir hafta değil yataktan çıkmak, gözlerimi bile açamadım 🙁
Önce korkunç bit üşüme başladı. 3 gün boyunca köpek gibi titremekten vücudum morardı, ama ateşim 38 civarında dolaşmaktan yorulmadı.
Hastalığımın en kötü ikramiyesi halüsinasyonlardı 🙁
Normalde de hayal gücüm çok geniştir, ama ateşle birlikte bütün mantık frenleri kalktı ve yaratıcılığım tavan yaptı 🙂
Yarı baygın bir halde yatarken, nerede ve kim olduğumu bile karıştırırken, beynim sürekli, ama sürekli hikayeler yazdı…
Hem de hiç tarzım olmayan bilim kurgu kıvamında 🙂
Öyle yorucuydu ki ruhların dertlerini anlayıp, yazmak. Arada onlardan kurtulmak için galiba kalp krizi geçirme fantezileri bile kurdum 🙁
Bu 3 günlük ateş çılgınlığı sonrasında vücudum adeta ölüm uykusu moduna geçti…
Uykuyla arası olmayan ben, tam 3 gün aralıksız uyudum 🙁
Ben uyumasına uyudum, ama beynim durmadan yazmaya devam etti. Şimdi de hiç tarzım olmayan pembe, aşk romanları kıvamında 🙂
Öyle yoruldum, öyle yoruldum ki…
Benim hiçbir şeyim normal değil ki, hastalığım normal olsun 🙁
Savaştan çıkmış gibi hissediyorum kendimi, ama iyileşiyorum artık 🙂
Fakat hastalığımın yaratıcılığı sayesinde, şu an kafamda birkaç roman ve bir kaç öykü dosyası var…
Ben elimdekileri basamıyorum, onları ne yapacağımı bilmiyorum valla 🙁
Ruhlar aleminde dolaşırken, yayın evi sahibi bir ruhla karşılaşmadım ki, bana yol göstersin 🙂 🙂 🙂
Çok geçmiş olsun 🙁 O hikayeleri yazmalısın, senin öncelikle kendine ait bir yayın mecran var. Blogunda yazarak istediğin kadar şey paylaşabilir ve içerik konusunda da kimseden izin almana gerek yok 🙂 Basılı yayın mutlaka farklı tabiî, umarım o da en kısa sürede gerçekleşir…