Bu günlerde sinemaya farklı bir gözle bakmayı, anlamayı ve hissetmeyi öğreniyorum 🙂
Düne kadar sadece anlatılan hikayeye saplanıp kaldığımı öğrendim 🙁
Anlatılan hikayeden ve sergilen oyunculukların ötesindeki şeyleri yeni yeni keşfediyorum…
İnsan bir şeyi sevince, ona saplanıp kalıyormuş meğer 🙂
Ben kendimi bildim bileli hep hikayelerin peşinde koştum. Hikayelerin beni alıp, bir yerlere sürüklemesini sevdim.
Hikayelerden büyülenip, kendimi çerçevenin bir köşesine hapsettiğimi ancak anlayabildim…
Yani sinemada hikaye kadar önemli olan diğer parçaları şimdi birleştirmeyi öğrenip, tabloyu net görmeye başlamanın mutluluğu ile havalarda uçuyorum 🙂
Şimdiki rehberim Ceren Atasoy’un deyimiyle daha sinematografik görmeye, sinematografik düşünmeye ve yaratıcılığımı o yönde sınamaya niyetleniyorum…
Kelimelerle değil de, görüntülerle flört etmeye çalışıyorum 🙂
Başarılı olup olmayacağımı zaman gösterecek 🙂
Bugüne kadar hep okuduğum kitaplarla ilgili düşündüklerimi paylaştım. Bugünden sonra yeni, eski, unutup tekrar seyrettiğim filmlerle ilgili düşüncelerimi edebi çerçeveden değil, sinematografik çerçeveden bakarak, gördüklerimi kendimce okuyarak sizinle paylaşacağım…
Yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum…
Heyecanlı olduğumu itiraf etmeliyim 🙂
Çocukluğumdan beri kelimelere aşık bir insan olarak ve her şeyi bir hikayeye, öyküye dönüştürmekten mutlu oldum.
Üç yıldır Resimle platonik bir aşk yaşıyorum 🙂 Karınca kararınca kara kalem ve yağlı boya yapmaya çalışıyorum 🙂
Şimdi ise Sinemayla flört etmeye başladım 🙂 Kısa film senaryoları yazmaya çalışıyorum…
Bakalım bu 3 aşkı aynı anda yaşamaya ve onları bir arada tutmaya başarabilecek miyim?
Ya onlar birbirini çekebilecek mi 🙂 Cinayet mi çıkacak, küsüp, terk eden mi 🙂
Zaman neler olacağını gösterecek…
Kocama gelince…
Bütün bu aşklarımdan, flörtlerimden haberi var 🙂 Şimdilik idare ediyor gibi 🙂
En azından bu şekilde aldatılmaktan rahatsız olmamış gibi davranıyor 🙂 🙂 🙂
0 Comments