Yağmurlu bir günde, beni sevdiğini iddia eden bir adamla sokakta yürürken hafiften kar çiselemeye başladı…
Akşam saat yedi sekiz arası. Sessizlik, kar, ışıklar ve sokak lambaları beni hayal dünyasına sürükledi. Yürüdüğüm süre boyunca beynimde hikayeler dolaştı durdu.
Eve döner dönmez kaleme, kağıda sarıldım ve ilk kitabımda yer alan öyküyü bir çırpıda yazdım.
Beni sevdiğini iddia eden adam, öyküyü okuyunca şu cümleyi kurdu: ”Sokak lambaları rüzgarda dans etmez ki. Saçmalamışsın resmen”.
Ben dank diye kaldım. ”Geri zekalı, sen bütün öyküden sadece bunu mu algıladın, ya da algıladığını mı zannettin” demek istedim, ama böyle cümle kurabilen bir adamın kapasitesi fazla zorlanamaz diye düşünerek vazgeçtim.
”Dans eder tabii, ama görmek isteyene” diyerek dalgamı geçtim.
”Saçmalama. Böyle cümleler kurarak, kendini rezil etme” demez mi.
”Merak etme, her insan söyledikleriyle sadece kendini rezil eder” dedim ve kafamda ondan kurtulma planımı hazırlamıştım bile 🙂
Çok kısa sürede kurtuldum da. Hem de saçma bir cümle kurarak kurtuldum: ”Ben başkasıyla birlikteyim, sana vakit ayıramam”.
Saçma bir cümleydi, çünkü benim o dönemde değil başkasına, kendime bile vakit ayırma şansım yoktu. Artı benim kitabımda asla yalana ve ihanete yer yoktu. Odun kafalı adam, bunu bile fark etmemişti.
Tanrı’nın ona hediye ettiği o iki gözü bakmak, gör, fark edebilmek için kullansaydı ve kalbin, kan pompalamaktan başka fonksiyonları olduğunu da hatırlayabilseydi, dünyası zenginleşirdi. Ama nerdeee 🙂
O gün de odundu, bugün de odun. O gün de yalnız ve sevgisizdi, bugün de yalnız.
Bense hiç yalnızlık çekmedim. Günlerce, aylarca etrafımda kimse olmasa da.
Çünkü ruhum ve beynim hep kalabalıktı. O gün de saçmaladım, bugün de saçmalamaya devam ediyorum.
Ben hala beynimde, ya da kalemi alıp kağıdın üzerinde her şeyi dans ettirmeye ve konuşturmaya devam ediyorum. Oturup saatlerce bir yağmur damlasını düşünerek, uydura uydura hikaye yazıyorum. Ben her zaman gülümsemek ve mutlu olmak için bir sebep bulurum. Bulamazsam da uydururum 🙂
Neyse yine yağmur yağamaya başladı. Belki kar da peşinden gelir. Balkonuma iki güvercin konmuş.
Gidip, perdenin arkasından birazcık onları seyredeyim. Sonra belki oturup, onların aşk hikayesini uydurup, yazarım 🙂 🙂 🙂
0 Comments