Stony Brook Üniversitesi hastanesinde çalışan doktor Sam Parnia, ”Ölümi silmek” adında bir kitap yazmış…
Hayatla ölüm arasındaki sınırları sorgulamaya, bulmaya, çözmeye ve o sınırlarda dolaşırken ölüm nedir sorusunun da cevabını bulmaya çalışmış.
Bilim genel bir ifadeyle nabzın durmasıyla birlikte ölümün de gerçekleştiğini söyler, ama bilimsel araştırmaların da asıl ilgilendikleri kısım, kalbin durması ve hücrelerin ölmeye başlamasından sonra gerçekte beyinde neler olup bittiğidir 🙁
Yoğun bakım doktoru olan Parnia, ölümün eşiğindeki deneyimlerin yeterince araştırılmadığını düşünüyor, ”Yaygın inanışın aksine ölüm belli bir an değildir. Aksine kalp atışları durduğunda, akciğerler çalışmamaya başladığında ve beyin fonkiyonları bittiğinde başlayan, ”Kardiyar arrest” süreci tıbbi bir durumdur.
Kardiyak arrest sırasında kalbin yeniden çalıştırılması ve ölüm sürecinin tersine çevirilebilmesi birkaç saniyede veya birkaç saate mümkündür. İşte o süre içerisinde insanların geçirdikleri ”beden dışı” deneyimler çok önemlidir…”
Yapılan bir çok çalışma, kalbi durup sonra yeniden çalıştırılan kişilerin yüzde 10’unun uyandıktan sonra birşeyler gördüklerini anlatıyorlar… Peki ama gerçekten ne görüyorlar ?
Doktor Parnia’ya göre. ”Herkes gördüklerini kendi inanç sistemine, yaşam tarzına göre tarif ediyor. Bir Hindü Hindu tanrısını görüyor, bir Hristiyan kendi tanrısını…v.s. Bu dünyanın her yerinde aynı…” diyor.
Bu tür deneyler yaşayan hastaların hikayelerini derlemiş, herkesin anlatımı farklı olmasına rağmen, hepsinin birleştikleri nokta ise sükunet, huzur duygusu.
Doktor Parnia’ya göre bilinç bir süre dad-ha var olmaya devam ediyor. ”Buna isterseniz bilinç, isterseniz benlik, kalbin durması anında yok olmuyor, bir süre daha ortalarda oluyor. Ama maalesef neden ve nasıl soruların cevabı hala yok. Bu şimdilik bilimsel araştırmalara konu olacak bir gizem…” diyor.
Dileriz ki bu kitap en yakın zamanda türkçe olarak da basılır…
0 Comments