Beklemek


0

Son zamanlarda hep aynı şeyi yapıyordu.

Sabahtan akşama kadar, akşamdan sabaha kadar gelmesini bekliyordu…

Odasından hiç çıkmıyordu. Yatağına uzanmış, sessizce bekliyordu.

Bazen bir an önce gelmesini istiyor, bazen de gelmeyi unutmasından korkuyordu…

Sadece onu düşünüyor, gelişini hissediyor ve bekliyordu.

Rüyalarında bile o vardı.

Ondan korksa da, gelmesini sitemese de, geleceğini biliyordu.

Hatta, özellikle gece geleceğini hissediyordu. Bu onu daha çok korkutuyordu ve hazırlıksız yakalanmamak için uyumamaya çalışıyordu.

Geldiğinde mutlaka uyanık olmak istiyordu. Gözlerinin içine bakıp, ”Neden ben..?” diye sormalıydı.

Belki onu etkiler, ikna edip vazgeçmesini sağlayabilirdi…

Şimdilik karısından ve çocuklarından ayrılmak istemiyordu. Ama sonra belki de bunu kolaylaştırabilecek bir şey olabilirdi…

Hayat elinden kayıp gitmişti. Mevsimler durmuştu. Saatler geçmek bilmiyordu ve beklemekten de kendini alıkoyamıyordu.

Geleceğini öğrendiğinde ilk tepkisi, ”Neden ben?” diye bağırıp, etrafındaki her şeyi kırmak olmuştu.

Herkesten saklanıp, saatlerce ağlamıştı. Hayata, kaderine, Allah’a bile isyan etmişti.

Henüz daha çok erkendi. Yapmak ve yaşamak istediği o kadar çok şey vardı ki?!.

Ağlamaktan yorulunca içkiye sarıldı. İştikçe gerçeği daha iyi gördü, gördükçe daha çok hırçınlaştı ve onunla savaşmaya karar verdi.

Var gücüyle gelişini ertelemek için savaştı…

Bir süre başarılı da oldu. Yeniden hayata döndü, sevdiklerine ve eski alışkanlıklarına daha bir sıkı sarıldı.

Ekonomi mezunuydu ve zekası sayesinde doğru yatırımlar yaparak kendi işini kurmuştu.

Mutlu bir evliliği vardı. Karısına hayrandı…

O bir bilim kadınıydı ve gece gündüz laboratuarında karınca gibi çalışıyordu. Yıllara meydan okuyarak, hala hayallerinin peşinde koşuyordu.

En büyük hayali de bir gün mutlaka Oxford’da ders verebilmekti.

Dünya harikası iki çocukları vardı.

Oğlu annesinin yolunu seçmiş, eğitimini Amerika’da sürdürüyordu. Mütevazi bir yaşantıyı tercih ederek, bilim dünyasına yeni icatlar, buluşlar katmak için sabırsızlanıyordu.

Kızı ise daha küçüktü, liseye gidiyordu. Babasının yolundan yürümek, onun gibi ekonomi okumak istiyordu.

Mezun olunca da fabrikadaki yönetimi ele geçirmeyi planlıyordu Küçük Hanım.

Her açıdan babasına benziyordu. Gezmeyi ve eğlenmeyi çok seviyordu. Baba kız sinemadan sinemaya, konserden konsere koşmayı, sergileri dolaşmayı seviyorlardı.

Onu çok seven ve huzur veren bu aileyi nasıl terk edebilirdi…

Birkaç gün önce okuduğu bir yazıyı hatırladı: ”Ben herkesin, ölümden önce bir başka hayat yaşama düşü kurduğuna inanırım. Herkesin hayatında bir değişiklik yapma arzusu vardır. Yaptığı işlerden sıkılma, olduğu kimlikten kurtulma…” diyordu Zülfü Livaneli.

Kesinlikle katılmıyordu. İşini ve ailesini o kadar çok seviyordu, bir daha dünyaya gelse yine aynı hayatı seçerdi.

Belki o yüzden ölümün şimdi gelmesinden korkuyordu.Pek fazla zamanı kalmadığını ve gelmek üzere olduğunu bilmesine rağmen.

Gözlerini açıp etrafına bakındı. Beynindeki tümörden dolayı ışıktan rahatsız oluyor ve genelde karanlıkta oturup, bekliyordu.

Odanın alacakaranlığı içinde yanındaki yatakta karısının uyumuş olduğunu gördü.

Ona sarılmak, dokunmak, sevişmek istedi…

Dört beş aydır sevişmemişlerdi ve asla da sevişemeyeceklerdi.

35 yıldır onu çok mutlu eden ve aylardır bir an bile yanından ayrılmayan bu kadınla nasıl vedalaşabilirdi?!.

Biliyordu ki şimdi ona:” Benim için ölür müsün?” veya ”Benimle birlikte ölür müsün?” dese, seve seve yapardı.

Ve ne güzel de olurdu. Elinin hep elinde, yüreğinin yüreğinin içinde olmasını ve hep bu güzel gözlere bakmayı çok, ama çok isterdi… Cehennemde olsa bile…

Ama bunu isteyemezdive ne yazık ki ayrılık zamanı gelmişti.

Uzanıp saçını okşamaya çalıştı. Karısı da ona rüyasında gülümsedi.

O kadar güzeldi ki…

Teybin düğümesine bastı. Karanlık odaya yayılan müzik ona derin bir nefes aldırdı ve gözlerini kapatıp karanlığa gömüldü…

Günlerdir sabahtan akşama kadar, akşamdan sabaha kadar beklediği ölümle kucaklaştı…


Like it? Share with your friends!

0
Meliha Doğu

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir