Bu gece rüyamda hiç tanımadığım bir erkekle delicesine seviştim!..
Gerçi gece miydi, rüya mıydı pek emin değilim, ama seviştim. Hem de delicesine.
Sınır, mekan, zaman tanımayan bir birleşme.
Tesadüfen bulmuştuk birbirimizi, bilinmeyen bir gezegende…
Öncesi, sonrası önemli olmayan bir dünyada…
İsimler, kimlikler, insanlar, duygular yok olmuştu o anda…
Sabah kendime geldiğimde veya uyandığımda, beynimde ve vücudumda hala sevişmenin izleri vardı…
Oysa dün, sabahla olan randevuma tam zamanında yetişmeye çalışırken, ilginç bir gün yaşayacağımdan hiç haberim yoktu…
Askıdan alıp ve yedek mesleğim olan hemşire elbisesine büründüğümde, o melek yüzlü maskemi de unutmadım.
10-15 gündür ilgilendiğim hasta çok kaprisli ve karmaşık bir vakaydı.
Böbrekleri çalışmadığı için diyaliz makinesine bağlı bir şekilde yaşıyordu. Gözleri de görmüyordu.
Sözde yurtdışından yeni gelmişti. Göz ameliyatı olmuştu…
Ama kıyıdan köşeden alınan paparazi haberlerine göre yurtdışında AIDS tedavisi de görmüştü.
Çok az konuşan ve ağzından çıkan her söz emir niteliğinde olan bir adam.
Doktorlarına kendi uşağı gibi davranan ve onların koyduğu tüm yasakları çiğneyen bir hasta.
Sağlığına zararlı olan ne varsa, fil iştahıyla midesine indiriyordu. Yani çikolatalar, tatlılar, kızarmış kırmızı etler, tuzlu pirzolalar bir anda yok oluyordu.
Düzenli bir şekilde yaptığı şeyler:.. Yemek yemek, haberleri dinlemek ve Zeki Müren olduğunu düşünerek, o “güzel” sesiyle onun şarkılarını mırıldanmak.
Onunla 5-6 sessiz kurala dayanan bir iletişimimiz vardı.
Ben ona, o da bana alışmıştı… Emretmek yerine benimle işbirliğine girişmişti. Çünkü içinde bulunduğu durumdan ve ortamdan dolayı bana muhtaçtı.
Ben ondan sıkıldığımda rahatlıkla odadan çıkabiliyordum…
O da benim sessizliğimden sıkıldığında, kendi kendisiyle veya sevgilisiyle telefonda konuşabilmek için açıkça yalnız kalmak istediğini söylüyordu…
O benim sevgilimle ilgili hep sorular sorardı. Bense, onun sevgilisini hiç merak etmezdim.
Elli yaşına kadar evlenmediyse; onun bu halini kabullenip, birlikte olabilecek bir kadın mutlaka parayı çok sevmeliydi…
Hele telefondaki konuşmaları da hesaba katacak olursam, beynimde o kadınla ilgili bir tablo oluşmuştu.
Paranın kokusunu seven kadınlardan oldum olası hoşlanmazdım…
Sevgilisiyle görüşmek istemememe rağmen, ne yazık ki kaderde onunla tanışmak da varmış…
Akşama doğru kendime bir çay molası verdikten sonra odaya döndüğümde komik bir manzarayla karşılaştım:..
Yatak kenarında oturan erkek, yatakta yatan erkeğe sarılmış, dudak dudağa öpüşüyorlardı…
Kapıyı çalıp, hızla açmış olmama rağmen beni duymamışlardı. Ateşli bir şekilde öpüşmeye devam ediyorlardı…
Dondum kaldım… Aman Tanrım, yatak kenarında oturan adam, aslında çok sevdiğim bir sanatçıydı… Çocukluğumdan beri onun filmlerini takip eder ve onun mavi gözlerine baktığımda kendimi kaybederdim…
“Ama nasıl olur?.. Herhalde ben rüya görüyorum..” diye düşünerek, yanlış odaya girip girmediğimi kontrol etmek için tekrar takrar yatakta yatan hastaya baktım…
Yoo, yanlış odaya girmemişim…
10-15 gündür kaprislerini çektiğim adam yatakta yatıyordu…Yakın bir geçmişe damgasını vuran, ekonomi ve siyasi dünyasında söz sahibi olan bir adam…
Midem bulandı ve tam odadan çıkacaktım ki beni fark ettiler.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başladılar… Benden bir şeyler istediler. Yemeye başladıkları meyvelerden uzattılar.
O otoriter adam bana daha sıcak davranmaya başladı…
Eh, ne de olsa artık onun sevgilisini tanıyor ve sırrını biliyordum.
Aklıma AIDS dedikoduları geldi ve neden büyük tuvaletini tutamadığını anladım…
Neyse ki aralarındaki sevgi dolu konuşma, hastanın annesi ve babasının gelmesiyle sona erdi ve oyunun ikinci perdesi başladı.
Başım korkunç ağrıyordu ve midem de bulanmaya devam ediyordu…
Nöbetim biter bitmez, koşarcasına eve gittim.
Eşimle romantik bir gece geçirerek, bu kabustan kurtulmak istiyordum…
Yolda pizza ve şarap almayı da ihmal etmedim. Evde mum da vardı nasıl olsa…
Hayatta her şeyin bu kadar çirkin olmadığını düşünerek, evimin kapısını açtım.
Eşim, bu akşam biraz geç kalacağını söylemişti…
Yani zamanım vardı ve o eve gelene kadar romantik ortamı hazırlayabilirdim.
O mide bulandırıcı görüntüler kapının dışında kalmıştı…
Şimdi hemen elbisemi değiştirip, makyaj yapmalıydım.
Yatak odasından, o baştan çıkarıcı kırmızı elbisemi almaya gittiğimde korkunç bir manzarayla karşılaştım:..
Yatakta birbirine sarılmış, çırılçıplak bir vaziyette iki erkek uyuyordu…
Aman Tanrım, olamaz?!. Bu benim eşim ve yanında yatan kişi de en samimi arkadaşımız…
Hiçbir şey söylemeye gücüm kalmamıştı…
Usulca kapıyı kapattım. Şarap şişesini açıp, kadehe dökmeden, bir nefeste boşalttım…
Elbiselerimi çıkarmadan, salondaki koltuğa uzandım ve hemen uyudum.
****
Bu gece rüyamda hiç tanımadığım bir erkekle delicesine seviştim…
Tesadüfen bulmuştum onu beynimdeki gezegende…
Öncesi ve sonrası olmayan bir dünyada…
Seviştim… Hem de delicesine…
İnsanlar, duygular yok olmuştu o anda…
0 Comments