Sizi bilmem, ama ben insanın güçlü bir irade ile en kötü şartlarda ve ortamlarda, hatta hapishanede bile özgür olabileceğine inanıyorum 🙂
Bunu destekleyen birçok örnekle hayatımda karşılaşmış, okumuş ve fazlasıyla etkilenmişimdir…
Mesela beni en çok etkileyen örneklerden biri Palden Gyatso’ya aittir.
Bu Tibetli keşiş tam 30 yıl tutuklu kaldığı Çin hapishanelerinde her türlü işkenceyi ve yalnızlığı tatmış, ama ruhunun özgürlüğünü korumayı başarmıştır 🙂
Bu tarz hikayelerden etkilenmesine etkilenirim de, şu soruyu sormaktan da kendimi alamıyorum bir türlü: İnsan kendi bedenine tutsakken ne kadar özgür olabilir ki? 🙁
Bu konuda da yazılan ve çizilen çok şey var elbette 🙂
Ama beni en çok etkileyen Asya’da anlatılan yüzlerce yıllık bir öykü…
Adamın biri, büyük bir bilge olarak ün salmış karalına gitmiş ve ona şu soruyu sormuş: ‘’Efendim, söyleyin hayatta özgürlük var mıdır?’’
‘’Elbette’’ der kral. ‘’Kaç bacağın var senin?’’
Adam, bu soruya şaşırarak şöyle bir kendine bakar ve ‘’İki, efendim’’ der.
‘’Pekala, tek bacağın üstünde durabilir misin?’’
‘’Elbette’’.
‘’Dene o halde. Hangi bacağın üstünde duracağına karar ver’’.
Adam biraz düşünür, sonra sol bacağını kaldırır ve bütün ağırlığını sağ bacağına verir.
‘’Tamam’’ der kral, şimdi öteki bacağını kaldır’’. 🙂
‘’Nasıl? Bu imkansız, kralım’’ der dama.
‘’Gördün mü işte’’ der kral. ‘’Özgürlük budur. Sadece ilk kararı almakla özgürsün. Ondan sonrasında değil’’.
Evet, koşullar ve ortamlar ne olursa olsun ruhumuzun özgürlüğü belki elimizdedir, ama bedenimizin özgürlüğü elimizde değil…
Bir yerlerde, ‘’bedenimizin doğduğumuzda bize ödünç verilmiş bir kostüm olduğunu, eninde sonunda geri vermek zorunda kalacağımızı ve çıplak kalmaktan korkmamamız gerektiğini ‘’ okumuştum.
Yani özgürlük, özgürlük, özgürlük… Ama ne kadar ve nereye kadar 🙂 🙂 🙂
0 Comments