Sinağrit Baba – Sait Faik Abasıyanık
”Cehennem Nişanı”nda beş sandaldık. Güzel bir ocak akşamı. Hava lodos. Denize kırmızı rengin türlüsü yayılmış. Çok kaynamış ıhlamur rengindeki yayvan, geniş, ölü dalgalar. Sandallar ağır...
”Cehennem Nişanı”nda beş sandaldık. Güzel bir ocak akşamı. Hava lodos. Denize kırmızı rengin türlüsü yayılmış. Çok kaynamış ıhlamur rengindeki yayvan, geniş, ölü dalgalar. Sandallar ağır...
Yeni evli çift köy istasyonun peronunda yukarı aşağı geziniyordu. Erkek kolunu karısının beline dolamış, kadın kocasına sokulmuştu. İkisi de mutluydu. Ay bulutların arasında onlara bakarak...
”Hayat ancak bir kere oynana bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci kez oynayamam” Bu kitabı her okuduğumda en çok bu cümleye sinirlenirim ve en çok...
Orta halli, ailesini senede bin ikiyüz rubleyle geçindiren ve halinden çok hoşnut olan İvan Dimitriç akşam yemeğinden sonra kanepeye oturmuş gazete okuyordu. Karısı masayı temizleyerek,...
Dikkat çeken, merak uyandıran ve denemeye kışkırtan bir reklam sloganı değil mi? Üstelik her şeyi yiyerek, ince bele sahip olmayı da garantileyen bir diyet. Ben...
Geç olmuştu ve kafede, ağaç yapraklarının elektrik ışığındaki gölgesi altında oturan yaşlı adam hariç hiç kimse kalmamıştı. Gündüzleri sokak toz içinde olur, ama geceleri çiğ...
Dr. Sevda Sarıkaya’nın ”Beynin gizemleri çözülürken” kitabındaki ”Yeni bir sivrisinek türü” yazısını okurken, ”Oh be sivrisineklerden korkmam konusunda haklıymışım” diyerek bu yazıyı yazmaya karar verdim...
Bin sekizyüzlerde yapılmış muhteşem bir tablo… Tabloda çıplak duvarlı, fakir bir balıkçı kulübesi görüyoruz… Kulübenin içinde duvara yaslanmış iskemle ve ağaçtan yapılmış bir masa. Yerde...
Okuduğum kitapta şu cümleyle karşılaştım: ”Kimi zaman intihar, güzelliğin ve gerçekliğin doruk noktasında vurulan bir mühürdür”. Önce tokat yemiş gibi oldum 🙁 Sonra anlamak için...