İlyas – Tolstoy
Ufa’da İlyas isimli bir Başkurt yaşardı. İlyas’a babasından pek bir şey kalmamıştı. Oğlunu evlendirdikten bir yıl sonra ölmüştü adamcağız. O zaman İlyas’ın yedi kısrağı, iki...
Ufa’da İlyas isimli bir Başkurt yaşardı. İlyas’a babasından pek bir şey kalmamıştı. Oğlunu evlendirdikten bir yıl sonra ölmüştü adamcağız. O zaman İlyas’ın yedi kısrağı, iki...
Geç olmuştu ve kafede, ağaç yapraklarının elektrik ışığındaki gölgesi altında oturan yaşlı adam hariç hiç kimse kalmamıştı. Gündüzleri sokak toz içinde olur, ama geceleri çiğ...
Bu yıl kırk yaşımı tamamlayacağım ve hayatımın neredeyse tamamını kendi ismimden korkarak, kaçarak geçirdim. Çocukluğuma dair hayal meyal hatırladığım, ölünce bile unutacağıma ihtimal vermediğim, artık...
”Gazetelere konu olmayan insanlardık biz. Baskı kenarındaki beyaz boş alanlarda yaşıyorduk. Öyküler arasındaki boşluklarda yaşardık” Bu kitabı okurken çok zorlandım. Okunması sanki bir ömür sürdü...
”Hayat bir define avı değildir, hayatın kendisi definedir” Hepimizin bildiği şeyleri anlatan bir kitap 🙂 Daha doğrusu sık sık karşımıza çıkan kalıp cümleler bir araya...
Bugünkü falım Montaıgne‘den olsun dedim. Uzun zaman oldu Denemeler‘i karıştırmayalı zaten ? Öylesine açılan sayfada, bugünkü gerçekler çıktı karşıma… “Bir kişinin yanılması bütün halkın yanılmasına yol açar....
Çocukların babalarına karşı duydukları, saygıdır daha çok. Duygu düşünce alışverişiyle beslenen dostluk onlar arasında kurulamaz; dünyaları çok ayrıdır çünkü. Üstelik doğal ödevleri de örseler bu...
”Sen çıkınca işin bitip gene yürüyerek iner, Mısır Çarşısı’ndaki beğendiğimiz börekçi var ya, kanarya kuşları olan, orda da öğle yemeğimizi yeriz. N’olacak kırk yılda bir...
Televizyonu bozulan bir adam, evine tamirci çağırmış… Tamirci televizyonun arkasını açınca hiç beklemediği bir manzarayla karşılaşmış. Televizyonun arkası ekmek kırıntılarıyla doluymuş 🙁 (Eski televizyonlardan bahsediliyor...