On- on beş gün önce doğadaki, özellikle de okyanuslardaki kitlesel yok oluşları anlatan bir belgesel seyrettim…
İnsanoğlunun sebep olduğu yok oluşlar elbette ki. Hayatının okyanusların nefes alışlarına bağlı olduğunu unutan nankör insanoğlu. Paradan başka hiçbir şey düşünmeyen ve bu hırsı uğruna bindiği, üzerinde oturduğu dalı kestiğini fark etmek istemeyen insanoğlu 🙁
Çünkü, ”karada yaşayan hayvanlar ancak okyanustaki planktonların yeterli miktarda oksijen üretmeleri durumunda hayatta kalabilirler”.
Bu gerçeği bilmeyen yoktur, ama hatırlamak istemeyen de yoktur 🙂
Belgeselde beni en çok etkileyen, Kauai adasında yaşamış olan ‘O’ kuşun hikayesi oldu.
Yaşamış diyorum, çünkü en son 1987 yılında sesi duyulmuş ve kaydedilmiş. Yani 30 yıl önce nesli tükenen bir kuş türü 🙁
O kuşun şöyle bir özelliği varmış: Ömür boyu tek eşliymiş ve dişisi ile adeta düet yaparcasına şarkı söylermiş. Önce kendisi söylermiş, ardından da dişisi karşılık verirmiş 🙂
Bunun adı iletişim kurmak, flört etmek, romantizm veya başka bir şey olabilir. Ama adı ne olursa olsun, eşi bulunmaz güzel ve muhteşem bir şeymiş 🙂
Maalesef 1987 yılında yapılan kayıtta, hiç gelmeyecek dişisi için çağrıda bulunan erkek kuşun şarkısı var. Güzel olduğu kadar hüzünlü bir çağrı 🙁 Belki de sitem veya isyan. Ölen sevgiliye ağıt. Güzel olan her şeye ve hayata veda…
Dinlerken yüreğim sıkıştı. Yapmadığım bir şey için kendimi suçlu hissettim ve birazcık empati yapınca insan olduğum için utandım 🙁
Hele hele köpek balıklarına yapılanları hatırlayınca, yerin dibine girmek istedim 🙁
Bir şeyler yapılmalı.
0 Comments