Hayatımın büyük bir kısmını koşarak yaşamak zorunda kaldım…
Öyle olunca da birçok şeyi ıskaladım 🙁
Normal insanların rahatlıkla yaptığı, yaparken de kıymetini bilemediği birçok şeyi yapamadım ben 🙁
Aslında hayat bana, yapamadığım şeylerin kıymetini öğretti! Seyretmek şartıyla ama 🙂
Ben normal bir insan olamadım ve normal bir hayatım da olmadı 🙂
Mesleğimin, ya mesleklerimin sayesinde benim gecem, gündüzüm, hafta sonum, bayramım, seyranım hep birbiriyle kavga etti durdu…
Aralarında bir denge kurma şansları olmadığı için de kavga etmekten başka şansları da olmadı zaten…
Gece uykusunu daha çok sevmeme rağmen yıllarca, herkes sıcacık yatağında mışıl mışıl uyurken ben, ölümle yaşam arasındaki o incecik çizgide dolaşıp, durdum…
O çizgide dolaşırken çok şey gördüm, çok şey düşündüm ve çok şey öğrendim. Birkaç ömre sığabilecek şeyler hem de…
Ama hayatla ölüm arasındaki en önemli gerçekleri ezberlerken ve ezberlediklerimi başkalarına anlatıp, öğretirken ben sürekli koştuğum için, öğrendiklerimi kendi hayatıma uygulama şansını bulamıyordum…
Veee bir gün hayatımın gerçekleri önüme dikilip, gözlerimin içine bakarak, yüksek sesle konuşmaya başlayınca yutkunup, kaldım 🙁 Ağzımı bile açamadım 🙁
Boşu boşuna koştuğumu ve koşarken ıskaladığım bazı şeyleri yaşama şansımın kalmadığını anladım…
En önemlisi de koşarken ve daha çok sevdiklerim için koşarken, sevdiğim kadar sevilmediğimi gördüm.
Daha da kötüsü, sağlığımdan ödün vererek yaptıklarımın, yapılmamış sayıldığını gördüm 🙁
İşte o gün hayatımı sıfırlamaya ve yeniden başlamaya karar verdim…
Koşmaktan vazgeçip, yavaş yavaş yürümeye başladım 🙂
Yani 40 yıl başkaları için koştuktan sonra, şimdi sadece kendim için yürümeyi öğreniyorum 🙂 Öğrenirken de acayip eğleniyorum 🙂
Başkalarından beklemektense, insanın kendi kendini şımartması, kendini mutlu etmesi daha kolaymış meğer…
Hele hele benim gibi küçücük şeylerden mutlu olan bir insan söz konusu ise 🙂
0 Comments