”Sadece kalabalıklar içinde yalnızlığı yaşayanlar, yalnız kaldıklarında kalabalık olurlar” diyen Tuncay Özinel, ”Nice yıllara” adlı oyununda bizi kendimizle hesaplaşmaya davet ediyor…
Nasıl mı?
Yedi yıldır sahneye çıkmamış ve yaşamının son günlerini yaşayan aktris Zerrin Karaman’la 🙂
Herkes tarafından unutulmuş ve yaşamını tek odalı küçücük evinde geçiren oyuncu, kendi doğum gününü kutlamaktadır…
Telaşlı bir hazırlık sonrası, doğum günü partisine katılan hayali dostlarıyla gerçekleştirdiği sohbet tam bir hesaplaşma havasında.
İyilikleriyle ve kötülükleriyle; günahlarıyla ve sevaplarıyla; mesleki hayatındaki başarılarıyla, tutkularıyla ve entrikalarıyla yüzleşirken ; kendini de, dostlarını da acımasızca eleştirir aktris 🙂
Yedi yıldır sürdürdüğü yalnız ve hüzünlü yaşantısını ameliyat masasına yatırınca, gördüğü gerçekler canının acıtsa da; onlarla barışıp, kendini kandırma oyununu sürdürmeye devam etmek yerine, mesleğine ve hayat felsefesine uyan bir karar verir…
İçkisine karıştırdığı zehri içerek, hayatına son verir 🙁
Veee bunu yapan herkes gibi pişman olur ve son nefesini vermeden önce hayata tutunmak için son bir hamle yapar…
Yedi yıldır çalmasını beklediği telefona ulaşamaz ve onu kimin aradığı sorusuyla bizi baş başa bırakır 🙁
Oyun boyunca beni en çok etkileyen de zaten telefonla olan o hüzünlü ilişkisi 🙁
Ben oyunu sevdim 🙂
Defne Yalnız, Zerrin Karaman karakterine fazlasıyla kendinden de bir şeyler kattığı için belki de performansıyla beni fazlasıyla etkiledi.
Etkilenmenin ötesinde, o hüzün fışkıran gözleriyle ve yalnızlık içinde çırpınan elleriyle beni derinden sarstı ve oturup, düşünmem için bana ev ödevi bile verdi 🙂
Mutlaka seyredin derim 🙂
0 Comments