Bir ay önce seyretmiştim…
Ben çocukluğumdan beri Rus Edebiyatına hayranım 🙂 Çehov’a da ayrı ve özel bir ilgim ve sevgim var 🙂
Bu yüzden de çok büyük bir beklentiyle gitmiştim oyunu seyretmeye.
Bilindiği gibi Çehov bu oyunu, Tıp Fakültesini bitirdikten sonra, bir taşra kasabasında bir doktorum asistanlığını yaparken, oradaki insanları gözlemlerken aldığı ilhamla 1980 yılında yazmış.
Oyunda yalnızlık, hayal kurmanın güzelliği, umut, umutsuzluk kavramları çok güzel işlenmiş.
1990 Rusya’sı için yazılmış olmasına rağmen, bugün de geçerli olan acı gerçekler…
Yani hiç eskimeyen ve modası geçmeyen kavramlar 🙂
Muhteşem bir oyun…
Dekor, kostümler, oyuncular büyülüyor, ama buna rağmen, ben oyunu seyrederken sıkıldım 🙁
Eksik olan bir şeyler vardı sanki…
Bazı sahnelerde resmen ruhum daraldı. Çünkü fondaki müziğin sesi, oyuncunun sözlerini öyle bastırıyordu ki, söylediklerini anlamak imkansızdı 🙁
Kemanı çok sevmeme rağmen, bir ara sahneye çıkıp, onu kırasım geldi 🙁
Bir tiyatro oyununda benim için en önemli şey sözlerdir… Hele hele söz konusu Çehov olunca…
Onun söylemek istediklerini anlamadıktan sonra, o müziğin, kostümlerin ve oyuncuların emeği benim için bir şey ifade etmez 🙁
Çok büyük beklentilerle gitmiştim bu oyunu seyretmeye, ama mutsuz ayrıldım 🙁
0 Comments