Kavurucu sıcağın altında öğleye kadar tarlasında çalışan bir genç çiftçi, bir ara mola vererek hemen yanı başında akmakta olan nehrin soğuk sularına girip serinlemek ister.
Tarlanın ortasındaki küçük evinde yaşayan oğlu ve karısı, birazdan öğle yemeği için onu çağıracaklardır.
Terli ve sıcak giysilerini çıkararak kenara koyar ve nehre girer.
Bir süre sonra aniden ortaya çıkan fırtına giysilerini savurur ve onu nehrin sularına kapılarak, epey bir aşağıdan çırılçıplak çıkmak zorunda bırakır.
Tam o sırada oradan geçmekte olan köle tacirleri, genç adamı esir ederek, köle kervanına katarlar.
Uğradıkları bir şehrin köle pazarında satın alınan genç adam, çaresizce yeni sahiplerine yıllarca hızmet eder. Çalışkan ve güvenilir olduğu için sahipleri onu saraya tavsiye ederek, kralın yardımcısı olmasını sağlarlar.
Zamanla kralın en güvendiği hızmetkarı olur. Ardından kral ölür ve çocuğu da olmadığı için yerine onu varis bırakır.
Köle iken kral olmuştur ve artık çok yaşlanmıştır. Son günlerinde, maiyetiyle birlikte, doğduğu toprakları son kez görmek ister…
Daha önce evinin de olduğu topraklara gelir ve aynı nehrin kenarında durur.
Askerler konaklarken, o da giysilerini çıkartarak nehre girer…
Hikaye bu ya, bir anda müthiş bir fırtına kopar, sular coşar ve çadırlar askerler, her şey dağılır.
Yaşlı kral sudan çıkarken bütün vücudunun değiştiğini, gençleştiğini ve delikanlı haline geri döndüğünü fark eder 🙂
Nehrin kenarına çıkar. Uzaktan koşarak gelen küçük oğlu, yemeğin hazır olduğunu haber vermektedir. Nehrin kenarında çıkarttığı giysileri, ilk günkü gibi hala terli ve sıcacıktır…
0 Comments