Kızgınlığın örttüğü yara – Gönül Ocak
Odadan iniltili sesler geliyor yine. Yatağın içinde tek kolumun üstüne doğrulup bekledim. Kulağım karşı odadaki tekrarlayan seslerde. Deliksiz uyumuş olmanın pişmanlığı ve kızgınlığıyla kalktım. O...
Odadan iniltili sesler geliyor yine. Yatağın içinde tek kolumun üstüne doğrulup bekledim. Kulağım karşı odadaki tekrarlayan seslerde. Deliksiz uyumuş olmanın pişmanlığı ve kızgınlığıyla kalktım. O...
Bu sabah şiddetli bir bağ ağrısıyla uyandım. Ya da uyanır gibi yaptım. Omuzlarımda biriken çözülmüş, çözülmesi gereken ve çözülmesi mümkün olmayan sorunlar ve yükler beni...
”Geçtiğimiz kırk gün, sorana sormayana seni anlattım. Dilimde gül bitti adını andıkça; kelimeler ağzımdan kuş olup uçtu, sustuğumda kanat çırptılar ağzımın içinde, tutamadım; ilk aralıktan...
”Kimim ben? Hala bir geleceğe sahip miyim? Bana söylenmiş son güzel sözcükler hangileri? Kimdim daha önce?” İnci Aral’ın en zor ve en yavaş okuduğum romanı...
Gün çekilirken her şey daha gerçek hale geliyor. Sıradan sözcüklerden gerçek sözcüklere, aklın saydamlığından belirsizliklere, unutkanlıklardan huzursuzluğa, uyuşukluktan aşırılığa geçiyorum. Başına buyruk gölgeme, geride bıraktığım...
Hoş bir tanışmaydı. Tokalaşırken, ellerimizi bir elektrik akımı kavramıştı sanki. Konuşmayı uzatmak için, konudan konuya atlıyorduk. Aradaki kısa sessizlikler, ne iyi oldu da birbirimizi bulduk...
Çoğul bir yalnızlıktır ölüm, dedi Adam. Yaşamaksa tekil bir kalabalık, dedi Kadın. Adam şaştı, böyle parlak bir direnme beklemiyordu. Kadın da şaştı, böyle şiirsel bir...
”Konuşmak zamanı doldurmak değildir. Tersine, zamanı konuşma düzenler. Zamanı yöneten konuşmadır ve uyulması gereken yasaları da o koyar” Bu roman çok karmaşık bir teknikle yazılmış....
”Ölüm kokusunun ölüm düşüncesinin üstünden geçtiği yerde artık hiçbir şey yaşayamaz. Bir hayat, ancak yeniden yaşanabilirse hayattır…” Benim yazılarımı ”acımasızca” eleştiren, bana çok şey öğreten,...