Birkaç gün önce uzun zamandır görüşemediğim, görüşmediğim bir arkadaşımla oturup, uzun uzun konuştuk 🙂
Durup dururken arkadaşım bana, ‘’Neler oldu sana? Sen eskiden böyle düşünmezdim, böyle yapmazdın. Çok değişmişsin!’’ deyince şaşırdım.
‘’Ben yirmi yıl önce de böyle düşünüyordum, şimdi de böyle düşünüyorum. Ben hiç değişmedim, ama maşallah sana yetişmek imkansız!’’ diye de ekleyince, bir an söyleyebilecek bir şey bulamadım 🙁
Sonra, ‘’Kusura bakma da sen yirmi yıldır aynı yerde pinekliyorsun. Bense yeni dünyalar keşfetmek için yürüyorum, koşuyorum, etrafımdaki her şeyi anlamak için inceliyorum, yeni şeyler öğrenebilmek için kendimce deneyler yapıyorum’’ demeye niyetlendim, ama sonra vazgeçtim.
Çünkü hiç değişmemek için çaba sarf eden ve bununla övünen bir insana, değişmenin gerekliliğini anlatamazsın 🙁
Bana göre kırk yıl aynı şeyleri savunmak, aynı şeyleri düşünmek pek övünülecek bir şey değil, tam tersine…
Yaşadığımız çağada her şey çok, ama çok hızlı değişiyor. Dün geçerli olan şeyler, bugün anlamını yitirebiliyor 🙁
Bilim bile dün hararetle savunduğu doğruları, bugün çürütebiliyor. Çünkü her gün gelişen teknolojinin sağladığı imkanlarla her gün yeni yeni araştırmalar yapılıyor ve elde edilen verilerle yepyeni gerçekler önümüze konuluyor 🙂
Değişmek şart yani…
Biz istesek de istemesek de her şey değişiyor, değişecek.
Bize düşen de bu değişimlere ayak uydurmak. Bu çağın sağladığı yepyeni imkanlardan yararlanıp, yepyeni alışkanlıklar, zevkler ve mutluluklar yaratıp, hayatımızı renklendirmeliyiz 🙂
‘’Ben değişemeyeceğim’’ diye inatlaşıp, kös kös bir köşeden hayatı seyretmekle, mutlu olunmaz ki…
Bence hayat her gün yeniden başlamaktır…
Yeni şeyler öğrenmek, yeni şeyler sevmek ve özlemek, özümüzü kaybetmeden sürekli yenilenmektir 🙂 🙂 🙂
Ya sizce?
0 Comments