Hayatımızın her anı uçup, giden şeylerle doludur 🙁
Öyle çabuk akıp gidiyor ki her şey, bazılarını hafızamında tutabilmek bile imkansız…
Mutlu olduğumuz anların tadını çıkara çıkara yaşamak, hatta sonsuza kadar sürmesini isteriz, ama göz açıp kapayıncaya kadar uçup giderler.
Mutsuzluklarımız, çıkmazlarımız ise hiç bitmeyecekmiş gibi gelir 🙁
Nietzsche, ”İnsan bazen işlerin kötü gittiğinde öyle bir noktaya gelir ki, yapacak sadece iki şey kalır- gülmek veya çıldırmak” der.
Acaba kaç kez yazadıklarımızı değiştirmek istemişizdir. Bir silgi alıp, canımızı acıtan olumsuzlukları sonsuza dek yok edebilmek…
Maalesef geçmişi değiştiremeyiz…
Ama geçmiş bizi değiştirmek için sürekli olarak dönüp gelir, hem bugünü hem yarını değiştirmek istercesine gelir…
Geçmiş sabittir, değişmez, ama ölmüştür de aslında… Ona rağmen sürekli olarak geri gelir ve bizi ileri gitmekten alıkoyar.
Bazen geçmiş bizi korkutarak, yapacağımız her şeye engel olmaya kaltığını düşünürüz…
Ölmüş, bitmiş bir şeyin bizi korkutamayacağını, durduramayacağını aklımıza bile getiremeyiz.
Ölmüş bir şeyi yaşatmaya direterek kendimize biz kötülüğün en büyüğünü yapıyoruz aslında…
Çıldırmayı ya da yaşarken ölmeyi tercih etmek yerine, geçmişi gömüp; hayata her gün yeniden başlayarak, yeni mutluluklar peşinde kaşmak ve zamanı düşünmeden tadını çaıkarmak lazım belki de 🙂 🙂 🙂
0 Comments