”Evimiz yoktu, barkımız yoktu, hiçbir şeyimiz yoktu, ama içimizde bir tiyatro aşkı vardı. Ben tiyatronun tozunu seviyorum, kokusunu seviyorum. Sahneye çıkıp şöyle bir baktığım zaman bütün dünyayı kucaklıyormuşum gibi geliyor…”
Bir insanın hayatını özetleyen bundan daha güzel bir cümle olamaz: ”Tiyatro benim hayatım” 🙂
Şüphesiz Yıldız Kenter için kurulacak çok güzel cümleler ve söylenecek çok güzel sözler vardır. Ama tiyatro dendiği zaman birçok insanın aklına ilk önce ve en çok o geliyorsa, onunla ilgili söylenen ve söylenebilecek her şey yetersiz kalır.
Eminim ki, hayatını anlatan bu kitabı okuyan herkes ona bir daha hayran oluyor 🙂
Hayatı boyunca tiyatro için nefes alan, tiyatro için yaşayan, muhteşem bir insan. Yaşayan bir tarih. Bir oyuncu olarak, bir hoca olarak ve bir insan olarak ondan öğrenilecek ne çok şey var.
”Hocalığımda hep ‘önce kendini tanı’ ilkesinden hareket ettim. Ben neyim? Kimim? Neyi nasıl yapıyorum? Niye şöyle yapıyorum da böyle yapmıyorum? Bir olay karşısında neden şöyle tepki veriyorum? Hocalığım öğrenciliğimin devamıdır benim. Hep öğrenci kaldım ve hep öğrenci olarak kalacağım”.
Kitapta Yıldız Kenter’in hocalığı ile ilgili söylenenlerden en çok Ali Poyrazoğlu ve Tilbe Saran’ın sözleri beni etkiledi.
”Müthiş saygılı bir insandır Yıldız Hoca. Karşısındaki öğrenciyi asla ezmezdi. Aksine, farklı olan bakışı anlamaya çalışırdı ki bu çok ustaca bir iletişim yöntemidir. Anlaşmak değil, anlaşamamak daha yakınlara taşıyabilir insanları. Birbirinden öğrenir hale getirir insanları” diyor Ali Poyrazoğlu.
Tilbe Saran ise şunları ekliyor: ”Çelik gibi iradesiyle en iyi aşkı öğretti hepimize, aşkların da bakım istediğini. Nice çıraklar yetiştirdi o taptığı mesleğine ve çıkaklarının önünde bir derviş gibi eğildi sessizce. Ömrü tiyatroya, tiyatro eğitimine adamış koca bir destandır”.
Bana göre Yıldız Kenter için söylenen ve söylenebilecek en güzel sözü yazımın sonuna sakladım: ” O Dostoevski’nin 19 yüzyıl Rus Edebiyatını kastederek söylediği meşhur sözü hatırlatır bana: ‘Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık…’ Biz hepimiz Yıldız Hanım’ın mantosundan çıktık” 🙂 Bu güzel sözler Suat Özturna’ya ait.
Bir sanatçı için bundan daha güzel bir söz söylenemez.
Yazımın başında da söylediğim gibi: Yıldız Kenter için ne söylesek söyleyelim yetersiz kalır. Eğer sanatçı olmak bir ayrıcalıksa, bence Yıldız Kenter Tanrı’nın en ayrıcalıklı kuludur!
0 Comments