Saat yalnızlığın ta kendisiydi…
Kadın, üstüne üstüne gelen sessizliği dağıtabilmek umuduyla kitaplıktan bir kitap aldı ve koltuğa kıvrılıp, okumaya çalıştı. Etraf kararınca da yalancı ve yalnız bir uykuya daldı.
Kucağına konulan çiçek onu uyandırdı…
Adam, kendini zorlayarak gülümsedi ve ”Kadınlar günün kutlu olsun” dedi.
Kadın tepki göstermedi. On yıldır evliydiler ve ilk defa adam ona çiçek alıyordu ve ilk defa kadınlar gününü kutluyordu.
Karşılıklı sessizliği yudumladılar…
Adam, biraz sonra koşa koşa gideceği diğer kadını düşünüyordu. Ona yapacağı sürpriz karşısında, nasıl tepki göstereceğini merak ediyordu.
Kadın, rahat rahat ağlayabilmek için adamın bir an önce gitmesini bekliyordu.
Sessizlik büyüdükçe büyüdü…
Adam, daha fazla kalmanın anlamı olmadığına karar vererek yerinden kalktı. Bavulunu hazırlayıp gitti.
Kadın, kucağındaki çiçeğin içindeki kağıdı fark etti. Boşanma davasının 15 gün sonra olduğunu anlatan kağıda anlamsız anlamsız baktı.
Ağlamak istiyordu, ama çılgınlar gibi kahkahalar atmaya başladı…
İki üç gün önce kocası ona gerçeği itiraf ettiğinde de aynı tepkiyi göstermişti.
”Bir sevgilim var. O hamile… Bizim çocuğumuz olmuyor, ama ben baba olmak istiyorum. Senden boşanıp, onunla evlenmeye karar verdim…” demişti.
Bitmişti işte her şey…
Sevgi üzerine kurulduğunu zannettiği on yıllık ömrü kaybolup, gitti. Söylenen ver yaşanan her şey anlamını yitirdi…
Pencereyi açtı ve karanlığın, sessizliğin içine dalmadan önce: ”YALNIZLIKLAR GÜNÜM KUTLU OLSUN!” diye fısıldadı.
0 Comments