“Bizi yok eden acılar var hayatta. Bir de bizi büyüten acılar…
Artık öğrendim: Dünyanın en acımasız yeri aile ocağıymış…”
Her ne kadar yılın en güzel aşk filmi diye tanıtılıp, lanse edilse de, bence bu filmde aşk sadece küçücük bir damla ?
Evet, şiir kokulu güzel bir edebiyat yolculuğuna çıkaran, gülümseten, arada hüzünlendiren, birazcık da ağlatan güzel bir aşk anlatılıyor.
Ama beni esas ana hikaye çok daha fazla etkiledi…
Etkilemedi, derinden sarstı ve birazcık da canımı acıttı ?
Buna da Zerrin Tekindor sebep oldu…
Beni takip eden bilir ki, ben her filmde bir karakterin içine girer, onun gözü ve ruhuyla hikayeyi yaşarım ?
Bu filmde de, çok baskıcı ve zalim gibi görünen, sevimsiz ve sevgisiz tutumuyla etrafındakileri kendinden uzaklaştıran Ülkü karakterini seçtim.
“Tek bir şey için doğurdum seni. Onu da beceremedin. Bu saatten sonra benim için ölsen ne fayda, yaşasan ne fayda” diyebilecek kadar da acımasız bir anne.
Bir yanlışı düzeltmek için dünyaya getirmek zorunda kaldığı bir çocuk. Kocaman bir yalan üzerine kurmaya çalıştığı bir hayat…
Amaçladığı şey bir bakıma güzel, ama sonuç felaket ?
Filmi seyrederken ona tepki duymamak, eleştirmemek elde değil.
Ama öyle bir cümle var ki, bütün kızgınlıklar ve tepkiler ortadan kayboluyor…
“Ağlaya ağlaya sevişir mi insan? Seviştim. Gözlerimde yaşlar, dudaklarımda dualar. Ben öyle seviştim babanla. 9 ay sonra ameliyathanede seni doğururken, ablan yan odada can çekişiyordu…”
İşte bu cümlelerden sonra onu anlamak kolaylaşıyor. Anlamak ne kadar mümkünse…
Çaresiz bir annenin, ölmek üzere olan çocuğu için yapamayacağı bir şey yoktur neticede ?
“Bizi yok eden acılar var” cümlesi de bunun en güzel açıklaması belki de…
Çünkü çocuğunu kaybettiği gün, o anne de ölmüş ve ondan sonra yaptıklarından sorumlu tutulmak istemiyor.
Bence bu filmi bu kadar etkileyici yapan anne karakteridir ve onu canlandıran Zerrin Tekindor’un muhteşem oyunculuğu ?
Nejat İşler ve Serenay Sarukaya’ya gelince…
Nejat İşerin oyunculuğuna çok özlemiştim, ama biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf edebilirim. Çok tutuk ve ruhsuz gibi geldi bana.
Ama bu ona olan hayranlığımı etkilemedi ?
Serenay Sarıkaya, kendini geliştirmiş, iyi bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Filmin müziği muhteşem. Hikaye sağlam. Oyunculuk zaten süper ?
Tekrar tekrar seyredilebilecek bir film diyebilirim ?
Aşka gelince…
Evet, gerçekten “Aşık olmak, günah işlemeye benzer biraz. Sonunda cehennem ateşi var deseler de, kendimizi durduramıyoruz…” ???
0 Comments