“Ben bir kaçağım” cümlesiyle biten bir roman…
Kendini bulmak, geçmişiyle hesaplaşmak ve huzursuzluklarına son vermek için yola çıkan bir adam.
“İnsan sıcaklığın değil, bir kavramın oğluymuş duygusuyla” büyümemek için tepinen bir çocuk.
Derin bir yalnızlığın içinde hem kaybolmak için, hem de kaybolmamak için çırpınan bir hayalperest.
O güne kadar, “ödlekliğinden her türlü hesaplardan” kaçan bu adam, Illmitz’e yaptığı bu yolculuk sırasında, mecburen herkesle ve her şeyle yüzleşince daha da panikliyor…
Özellikle de ölüm kavramıyla yüz yüze gelince ?
Çünkü kalbini ve ruhunu en çok sıkıştıran şey Agnese ?
Küçük yaşta ölen kız kardeşi…
Suçluluk duygusuyla başa çıkabilmek için bu yolculuk sırasında sürekli onunla konuşuyor ?
Daha doğrusu onunla birlikte geçmişe yolculuk yapıyor ve onun sayesinde, onunla birlikte kendini bulmaya çalışıyor.
Kitapta beni en çok etkileyen bölüm, ona yazdığı mektup oldu…
“Hayat bana menfaatlerle yüklü gibi görünüyordu ve dünyada bir yer fethetmeye odaklanmaktan o kadar gerilmiştim ki, seni unutulası bir iç sızısı olarak görüyordum…” ?
Okuyun derim ??
0 Comments