”Eğer kitap okumaya vaktiniz yoksa, yazı yazacak donanımınız ve de zamanınız da yoktur…”
Bu kitabı bu kadar geç keşfetmiş olmam şaşırtıcı. Ama bundan sonra sık sık danışacağım başucu kitaplarımdan biri olacak 🙂
Yazıyla haşır neşir olmak isteyen herkes için de öyle olmalı diye düşünüyorum.
Çünkü çok sade, net ve dürüstçe yazı konusu ele alınmış. Yer yer mizah da eklenip, okuyana eylenerek öğrenme şansı vermiş Stefan King.
Bu kitapla birlikte onun iç dünyasında olup bitenleri, etkilendiklerini, yaşadıklarını ve nasıl yaratıp, ürettiğini okuyarak, onu daha iyi tanımış oldum. Saklama gereği duymadan, hatalarını da anlatmış olması hoşuma gitti.
Elbette ki en çok da kitabın, ”Alet kutusu” bölümünü sevdim. Ayrıca Alet kutusu tanımına da bayıldım: ”Yeteneğinizi en iyi biçimde ortaya koyarak yazmanız için kendi alet kutunuzu oluşturmanızı ve sonra da onu hep yanınızda taşıyabilmek için gerekli kasları kasları geliştirin”.
Yazarın, Alet kutusuyla ilgili önerdiklerini ve anlattıklarını tekrar tekrar okumak şart.
Ben aldığım notların hepsini elbette ki burada paylaşmayacağım, ama en önemli başlıklar şunlar:
=Alet kutusunun en üst çekmecesinde durması gereken Kelime dağarcığı için ”yazmanın ekmeğidir” diyor
=”Kelime kullanmanın temel kuralı- eğer uygun ve renkli ise, aklınıza gelen ilk kelimeyi seçmektir.
=Gramer sadece bir baş belası değildir.
=İsim- fiil sadeliği.
=Zarf dostunuz değildir.
=Yazı baştan çıkarmalıdır. Özellikle de iyi bir diyalog baştan çıkarmanın en iyi yollardan biridir.
=Hikaye daima patron olması gerekiyor.
=Betimleme yazarın hayal gücünde başlar, ama okurunkinde bitmesi gerekir.
=İyi bir betimleme, diyalog ve karakter geliştirmenin yolu net bir şekilde görmekten veya duymaktan, sonra da gördüklerinizi ya da duyduklarınızı aynı nitelikte kağıda aktarmaktan geçer”.
Kitabın başından sonuna kadar da en sık tekrarladığı cümle, ”Çok okuyun ve çok yazın”. Hatta sürekli okuyup, yazın demeye çalışıyor 🙂
Stefan King’in her kitabın bir dersi olduğuna ve bazen kötü kitaplardan daha şey öğrenilebileceği fikrine sonuna kadar katılıyorum.
Daha fazla uzatmadan bu kitaptan en çok sevdiğim cümleyle yazımı noktalıyorum: ”Yazı yazmak bir sihirdir, diğer tüm yaratıcı sanatlar gibi hayatın suyudur. Yapabilirsiniz, yapmalısınız ve eğer başlayacak cesaretiniz varsa başlayın” 🙂
0 Comments