”Ölüm, diğer insanların başına gelen bir şeydi. Bir sınavı verememek gibi…”
Okurken köşeye sıkıştıran, derinden sarsan; yaşatılan ve yaşanan gerçekler karşısında dilini yutup, yorum yapamayacak noktasına getiren bir roman 🙁
”Kediler, kargalar, köpekler ve güvercinler hepsi yenmişti… İnsanlar fareleri, ölülerin yerdeki buz parçalarının arasında yattığı evlerin zemininde fareler de insanları yiyordu ”
600 bin kişinin ölümüne yol açan Nazilerin 1941 kışı Leningrad kuşatması…
Yazar, savaşın vahşetini bir evin içinde yaşananlarla anlatırken, hayatta kalma mücadelenin, insanlığın tüm sınırlarını zorlayan açıklığı ile ortaya sermiş 🙁
Bir tarafta Almanların acımasızlığı, diğer tarafta açlık ve soğuğa mahküm edilen insanların kararlılığı…
”Başaracaktık. Atları, güvercinleri ve köpekleri yiyecek, kitap ve mobilyalarımızı yakacak, başkaları tarafından tüketilmektense kendi kendimizi tüketecektik…”
Korkunun keskin ve buruk kokusu, sessizliğin en korkutucu boyutu ve ölümü bile dondurup, hareketsiz hale getirip, baharda hayata dönebilecek bir kiş 🙁
Ve Bütün bunlara rağmen, gerçeklere meydan okuyan derin ve dokunaklı bir aşk 🙂
Ölmenin kaçınılmaz ve normal olduğu o şartlarda, bir aşkın sayesinde nasıl hayatta kalınabileceğini öğrenmek istiyorsanız mutlaka okuyun 🙂
Okursanız, hayatın gerçekleri paramparça olduğunda, ölüm karşınızda dikildiğinde, nefes alma gücünüz kalmadığında bile güçlü bir sevginin yapabileceklerinden sarsılıp, kendi hayatınızı gözden geçirmeye karar verirsiniz 🙂
0 Comments