Utanarak itiraf etmeliyim ki, ben ilk defa Orhan Kemal’in bir kitabını elime alıyorum 🙁
Büyük bir kayıp olduğu kesin. Hele hele öyküleri.
Bu kitaptan sonra en sevdiğim ve sık sık okuduğum yazarlar arasında yerini aldı.
Öykü kitapları çok nadir bir nefeste okunabilen kitaplardır. Sindirmek ve yavaş yavaş devam etmektir normali 🙂 Ama ben ”Kırmızı Küpeler”i bir nefeste ve büyük bir zevkle okudum.
Yer yer kahkaha atarak, yer yer hüzünlenerek ve çokça düşünerek okudum.
En çok beğendim öyküler: ”Kırmızı küpeler”, ”İncinin maceraları”, ”Hastaneden çizgiler”, ”Canciğer dostlar” ve ”Gavur”.
Kısa, net, öz, su gibi akan bir dil. Her birinde ayrı ve renkli insan manzaraları ele alınmış. Çok içten ve samimi bir şekilde ağlancak ya da gülünecek hallerimiz anlatılmış. Yani bizi bize anlatmış sadece 🙂
”Meyveyi manavda, eti kasap çengelinde, giyim kuşam eşyasını vitrinlerde görüp geçiyor, ama yaşıyorduk”.
Her Türkün yüreğine dokunup, gülümsetebilecek bir cümle değil i sizce?
Hele hele ”Hastaneden çizgiler” ve ”Gavur” öykülerindeki karakterler. Ancak bizim ülkemizde yaşanabilecek olaylar ve yaşayabilecek karakterler 🙂
Kitaptaki en sevdiğim cümleye gelince: ”Komadaki hastadan çok, varislerinin gözüne girmişti, ya da girdiğini sanmanın huzuru içindeydi”.
Siz de benim gibi okumadıysanız, mutlaka okuyun derim 🙂
0 Comments