Eli boş geldim, eli boş gidiyorum…


0

Son günlerde, uğruna savaş verdiklerim anlamsızlaştıkça anlamsızlaşıyor…

Günlerimi bir şeylerin peşinde koşarak, veya bir şeyleri yetiştirmeye çalışarak geçiriyorum 🙁

Zamanın hiçbir şeye yetmiyor 🙁

Elimi ayağımı uzatıp, bir şeyler seyretmeyi, hele hele saatlerce kitap okumayı kendimi şımartmak gibi görüyorum 🙁

Oysa kitap, sinema, tiyatro ve resim benin nefesim, hayatta kalma sebebimdir!

Aslında kendimi kapatıp, sadece onlarla haşır neşir olmak istiyorum, ama işler güçler, ekonomik sıkıntılar buna izin vermiyor…

Bir de çevremdeki insanlara bakıyorum.

Onlar benim mutsuz olduğum şeyleri umursamıyor bile…

Ben ağlaya ağlaya seyrettiğim filmi veya okuduğum kitabı anlatırken, bana uzaylı gibi bakıyorlar. Sonra hemen konuyu değiştirip, aldıkları veya alacakları evlerden, mobilyalardan ve markalı elbiselerden bahsetmeye başlıyorlar.

Ömründe hiç kitap okumamış, sinema ve tiyatroya gitmeyi zaman kaybı gibi gören çoook zengin arkadaşım var. Bense hala kirada oturuyorum…

Onların hırslarını ben anlamıyorum, onlar da benim tutkularımı 🙂

Herkesin zenginlik ve mutluluk kavramı farklıdır ve böyle olması da doğaldır.

Ama unutmamak gerekir ki insan ölünce, öbür dünyaya giderken yanına en sevdiği düğmesini bile alamıyor 🙁

Son günlerde ben işte bu sebeplerden dolayı biraz mutsuz ve kafası karışık bir halde hayatın anlamını sorguladıkça sorguluyorum.

Neredeyse her günüm böyle bir sorgulamayla başlıyor ve her gün haklı olduğumu veya doğru yolda olduğumu gösteren bir şeyler bulup, kendimi kandırıyorum 🙂

Mesela bugün Büyük İskender’in cenaze töreniyle ilgili vasiyet ettiklerini tekrar okudum…

”Öldüğüm zaman, ülkemin dört bir yanından insan çağırın. Cenazemin önünde askerler silahlarıyla yürüsünler. Cenazemin sağından alimler yürüsünler kitaplarıyla, solundan ise zenginler mallarıyla yürüsünler. Cenazemin arkasında fakirler ve garipler ağlayarak, dua etsinler benim için. Sağ elime bir altın küre verin, sol elimi ise mezara kadar boş bırakın” demiş büyük komutan.

Vezirleri onun neden böyle bir cenaze töreni istediğini anlamamışlar. Diyojen yardıma koşmuş ve Büyük İskender’in bu törenle ne anlatmak istediğini izah etmiş…

Önümde yürüyen askerler, ölümüme silahlarıyla dahi engel olamadılar. Sağdan yürüyen alimler, kitaplarıyla dahi engel olamadılar ölümüme. Soldan yürüyen zenginler ölümüme mallarıyla bile engel olamadılar. Cenazemin arkasında yürüyen garibanlar ise gözyaşı ve dualarıyla bile ölümüme engel olamadılar. Sağ elimdeki altın küre bu dünyada sahip olabileceğim her şeye sahip olduğumu, sol elimin boş olması ise BU DÜNYAYA ELİ BOŞ GELDİM VE ELİ BOŞ GİDİYORUM” demektir.

 


Like it? Share with your friends!

0
Meliha Doğu

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir