”Yazmak iyi çalışan bir saat gibidir. Düzgünce çalışmalı ve gereksiz parçası olmamalı.
Başarının sırrı yazmak değil, yeniden yazmaktan geçer”.
Bu kitabı yazı yazan ve yazmak isteyen herkes okumalı 🙂 Ben okurken hem yeni bir şeyler öğrendim, hem de eğlendim.
Ele alınan konular ciddi olmasına rağmen ve biraz da ders niteliğinde yazılmış olmasına rağmen, sıkılma şansınız yok. Mizah çerçevesinden bakılarak verilen örnekler, yapılmış ve yapılabilecek hataları daha net görme şansı veriyor.
Mesela zarflarla ilgili bölümden bir örnek vereyim: ”Çoğu zarf gereksiz yere kullanılır. Belli bir anlamı olan bir fiili seçip, cümleye aynı anlama sahip bir zarf eklerseniz cümlenizi ögelerle doldurulmuş ve okuyucunuzu sinir etmiş olursunuz. Bize birisinin yüksek sesle bağırdığını söylemeyin; bağırmak, içinde zaten yüksek ses anlamını barındırır. Dişlerini gıcır gıcır gıcırdattığınızı yazmayın, fiil zaten gıcır gıcır anlamını veriyor”:)
Aynen bu şekilde yazıyla ilgili bütün bilgiler çok güzel örneklerle desteklenmiş. Her tarz yazı için kestirme ipuçları var. Yazı yazmaya niyeti olmayan biri bile bu kitabı okursa, yazmaya başlar bence.
Çünkü, ”Yazmak, kağıt üzerinde düşünmektir. Berrak düşünebiliyorsanız, berrak yazabilirsiniz, hem de aklınıza gelebilecek her konuda” diyor yazar.
Ben yazmanın teknik kısmıyla ilgili kendime bol bol notlar aldım. Onalar bana yazı yazma yolculuğumda ışık tutacak.
Ama burada paylaşmadan edemeyeceğim iki konu var: Tarz ve Eleştirme.
Son zamanlarda bulunduğum ortamlarda en çok konuştuğumuz konu tarzdır. Herkes kendi tarzını bulduğunu ve onun da en doğru tarz olduğunu tekrarlayıp, duruyor.
Oysa yazmanın tek bir doğru yolu yok. Tek doğru tarz da yok 🙂
Wıllıam Zınsser’e göre, ”Tarz yazı yazan insanın saçı kadar organik bir parçasıdır. Tarz eklemeye çalışmak, peruk takmak gibi bir şeydir. İlk bakışta kel olan insanı genç, hatta yakışıklı gösterir. Ama tekrar baktığınızda orada yanlış bir şey var gibi gelir” diyor ve çok da güzel bir tavsiyede bulunuyor: ”Kendiniz olun. Yaşınız ne olursa olsun, yazdığınız zaman kendiniz olun” 🙂
Hayattaki en önemli vazifesi akıl vermek olan arkadaşlarımın, bu cümleyi tekrar tekrar okumalarını tevsiye ederim.
Eleştirme konusuna gelince…
Ben Türkiye’de tarafsız, yapıcı ve sağlıklı eleştiri yapanı pek görmedim. Hayatın her alınında yok diyebilirim 🙁
Biz Türkler galiba biraz kıskanç bir milletiz. Yardım etmektense, köstek olmayı tercih ederiz. Başkalarının başarılarına da içten alkışlamayı da beceremiyoruz 🙁
Neyse, gelelim yazarın eleştiriyle ilgi söylediklerine: ”Yazdığınız başka kimsenin değil, sizindir. Yeteneğinizi istediğiniz noktaya kadar taşıyın ve hayatınız pahasına koruyun. O noktayı sadece siz biliyorsunuz . İyi yazmak- yazınıza ve kendinize inanmak, risk almak, farklı olmaya cüret etmek, kendinizi sürekli ileriye doğru itmek demektir. Ancak kendinizi yazmaya zorladığınız kadar iyi yazabilirsiniz”.
Düşe kalka yazı yazmaya çalışanlar için ilaç gibi gelebilecek bir kitap 🙂
0 Comments