”Sanatta her şey bir kişilik sorunudur”
Ferit Edgü’ nün öykülerini ne kadar çok sevdiğimi anlatacak kelime bulamam 🙂
Her okuduğumda onun cümleleri, hatta kelimeleri beni dürtükler, silkeler ve kışkırtır. ”Hadi, otur yaz. Daha çok yaz ki, sen de onun gibi sihirbaz ol” diye bir ses yükselir yüreğimde.
Evet, o benim için bir kelime sihirbazı. Herkesi, her şeyi, hayvanları, ağaçları, kuşları, böcekleri, hatta sessizliği bile konuşturabilen ve az kelimeyle çok şey anlatabilen; anlatırken düşündüren ve peşinden sürükleyen bir büyücü 🙂
Okurken, onun her öyküsünden bir değil, bir sürü yeni öykü çıkabilir gibi geli bana.
Örnek verecek olursam: ”Işığı, gözlerine inen perdenin arkasında saklıyordu”, ”Her ölüm bir hiç uğrunadır”, ”Yalnızlık en büyük ülkem”.
Bu kitabında benim için en kışkırtıcı cümle: ”Söyler misiniz, her öyküyü ille de bitirmek mi gerek” 🙂 Çünkü bence bu cümlenin, bu sorunun arkasında öykü nedir, nasıl ve niçin yazılır soruları da saklıdır. Hatta cevapları da.
Ben o yüzden hiç sıkılmadan, tekrar tekrar sonsuza kadar onun öykülerini okuyabilirim.
Zaten, ”Sahaf” öyküsünde de dediği gibi, ”Kitaplar bir çok kez okunmak için yazılmazlar mı?”
Bu kitabında en çok ”Büyük ustaya ziyaret” ve ”Sahaf” öykülerini sevdim.
En çok sevdiğim cümlelere gelince: ”Duygularımı değil, algılarımı resmederim ben. Ve yalnızca renk, ışık, leke olarak algılarım. Bahçevanın bende uyandırdığı duygular bende kalır. Onları resmime yansıtmam. Çünkü ben yazar değilim”.
Bu cümle bana yazarla ressam arasındaki farkı göstermenin ötesinde, nerede hata yaptığımı da gösterdi.
Hem yazıyı, hem de birazcık resme ilgi duyan bir insan olarak neden ikisini birlikte yürütemediğimi de gösterdi.
Düşünmek, öğrenmek isteyene her cümle, her satır bir mesaj, yeni bir bilgidir 🙂
”Sahaf” öyküsünde sahafın da dediği gibi, ”Bir kitap, bir başka kitabı çeker”.
İlk fırsatta okunması gereken kitapların arasına ”Av” öykü kitabını da ekledim. Elimdeki diğer yarım kitapları bitirir bitirmez okurum 🙂
0 Comments