”Ey kedi severler, unutmayın ki dünyanın bütün odalarında ağlayan bebekler gibi miyavlayan milyonlarca kedi bütün ümitlerini size bağlıyor ve sadece size güveniyor” çağrısıyla biten bir kitap.
Hayatının son on altı yılını kedileriyle geçiren yazar, onları dinlemeyi, anlamayı ve sevmeyi öğrenmiş ve ” onların birer ruhsal refakatçı, birer Dost olarak ortaya çıktıklarını ve bu işlevden hiç şaşmadıklarını” düşünmeye başlamış.
Değişik cinsteki kedilerin olaylar karşısındaki davranışlarını gözlemleyerek, her birinin farklı bir tarzı, hatta kişiliği olduğunu kabul etmenin ötesinde, bazılarını ”tedirgin edici insansı” da bulmuş.
Kedilerle köpekler arasındaki farkı şöyle anlatmış Burroughs, ”Köpekler bekçi olarak ortaya çıktılar. Kediler ise hizmet sunmazlar, kendilerini sunarlar”. Bunun karşılığı elbette ki,”bakım ve barınak isterler. Sevgiyi de karşılıksız alamazsınız . Bütün saf yaratıklar gibi, kediler de işlerini bilirler” 🙂
Kitapta kedilerle ilgili verilen bilgiler arasında en akıl almaz ve dehşete düşüren bilgi SS subayları ile ilgili…
”SS subaylarının üst kademelere çıkmaları için uygulanan Nazi kabul törenlerinden biri de, bir ay boyunca besleyip baktıkları bir kedinin gözünü çıkarmakmış. Bu uygulama muhtemelen zehrinin kökünü kurutmak ve eksiksiz bir Übermensch yaratmak için tasarlanmış.Burada çok sağlam bir sihirli varsayım söz konusu: Mevzu bahis kişi vahşi, iğrenç, insan-altı bir eylemde bulunarak, üstün insan statüsüne ulaşıyor” 🙁
Bunu okuyunca insanın içinden yorum yapmak bile gelmiyor 🙁
Yazarın da dediği gibi, ”Hayvan sevgisi gibi niteliksel değerleri niceliksel avantajla değiş tokuş etmeyi içeren bütün anlaşmalar sadece insanın yapabileceği en yanlış ve aşağılık şey olmakla kalmayıp, ayrıca aptalca da”.
Okuyun derim 🙂
0 Comments