”Bazı yazılar vardır okunmak için değil, okunmamak için yazılır.
O yazılar lanetlidir. İnsanın başına bela getirir…”
Nerdeyse 1.5 sene olmuş Ahmet Ümit’ten bir şey okumayalı. Özlemişim galiba 🙂
Arkadaşımın elinde bu kitabı görünce hemen aldım ve itiraz etmesini beklemeden okumaya başladım.
Elbette ki Ahmet Ümit yine bana yapacağını yaptı 🙂
Kitabı okurken dünya durdu. Yine beni esir aldı ve bitmeden de bırakmadı…
Her zamanki gibi karmaşık cinayetlerle dolu bir yolculuğa çıkaran yazarın, sürprizlerini de eksik etmedi tabii ki..
Okurken sorgulamaya iten, durup durup düşündüren ve sık sık hesaplaşmaya davet eden bir roman.
Geçmişle günümüzün iç içe geçtiği yapısıyla sanki geçmişle hesaplaşmaya davet ederken herkesin bir gün, bir sebeple cinayet işleyebileceğini, hatta seri katil olabileceğini bile düşündürüyor.
Bir cinayet işlenirken veya işledikten sonra neler hissedilebileceğini, hayata bırakılan yerden devam edip, edilemeyeceğini bizim bulmamızı istiyor…
Hesaplaşmalarının anlamsızlığını, kayıpların getirdiği boşluğu ve savrulmalarının insanı nereye kadar götüreceğini önümüze seriyor.
İşin içine akıl ve düşünce girerse, tercihlerimizin kolay değişmeyeceğini ve mantığımızın da bizi terk etmeyeceğini de tavsiye etmeyi ihmal etmiyor yazar…
Bir de her zamanki gibi cinayetlerin arasına bir tutam aşk, bir tutam sevgi serpiştirmeyi de unutmuyor 🙂
”Birini sevdi mi gülümsemesini, bedenini, ruhunu öylece bırakır ona…
Birini sevdi mi, sonuna kadar inanır…”
Bu kitabı mutlaka okuyun derim!
Başka bir şey için olmasa bile, ”Tanrı’nın evine bir tek kapı vardır’ o da insanın yüreği” olduğunu hatırlamak için okuyun bence 🙂 🙂 🙂
0 Comments