Göçüp gidenler koleksiyoncusu- Şermin Yaşar


1

”Geçtiğimiz kırk gün, sorana sormayana seni anlattım. Dilimde gül bitti adını andıkça; kelimeler ağzımdan kuş olup uçtu, sustuğumda kanat çırptılar ağzımın içinde, tutamadım; ilk aralıktan uçtular, seni anlattılar”

Bir arkadaşım, ”Şu öyküleri okumalısın” diyerek bu kitabı elime tutuşturmasaydı, Şermin Yaşar’ı tanımamış olurdum.

Tarzını sevdim. Renkli, akıcı, yoğun bir dili ve kendine özgü bir mizah anlayışı var.

Öykü kitapları genelde hızlı okunmaz. Ara vere vere, anlatılanları sindire sindire yol alınır. Ama Şermin Yaşar’ın öyle etkileyici bir anlatımı var ki, bir öykü bitmeden, diğerinde neler olduğunu merak etmeye başlıyor insan ve kitabı bitirmeden de elinden bırakamıyor 🙂

Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği; insan ilişkilerine, aşka, ölüme, yani kısacası hayata dair konular ele alınmış. Yer yer gülümseten, çokça hüzünlendiren, arada sağlam ağlatan öyküler.

Ben en çok ”Kimlikte Nurşen” öyküsünü sevdim. Hiç alakası olmamasına rağmen, sanki anlatılan benim hikayemmiş gibi yüreğim sıkıştı 🙁

”Geçtiğimiz kırk gün” öyküsü ise nefesimi daraltan, başından sonuna kadar ağlatan öykü oldu. Şermin Yaşar’ın, kaybettiği eşi Nedim’e yazdığı öykü 🙁

Acısını o kadar güzel dökmüş ki kelimelere, bir kayıp bundan daha güzel anlatılamazdı dedirtiyor 🙁

Yazımı şu iki cümleyle bitirmek istiyorum: ”Sevgi, sevdiğin ölünce azalmıyordu””Acıyı çekerken çekiyorsun, anlatırken gözyaşların senden önce konuşuyor”.

Çok şey anlatan, uzun uzun düşünmeye davet eden, hatta yeni öyküler yazmaya kışkırtan cümleler 🙂

Okuyun derim.


Like it? Share with your friends!

1
Meliha Doğu

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir