Okumaya başladığımda onu ne kadar özlediğimi fark ettim…
Sesini, müziğini, okuduğu, yazdığı, anlattığı, yani söylediği her şeyi sevdiğim adamı 🙂 🙂 🙂
Evet, yine aynı şeyi yapıyor…
”Edebiyat, hayatı anlamanın tek yoludur” diyor ve yine beni kendine aşık ediyor 🙂
Çünkü benim için de Edebiyat, anlatmaktan çok, anlamak demek ve benim için de her şey bir hikayedir…
Hayatımda en çok sevdiğim şey hikaye okumak, onları yaşayarak anlamaya çalışmak ve her yerde onları yakalayıp, yazmak 🙂
”Kardeşimin Hikayesi”, insan duygularının en tehlikelisi ve öldürücü olan- aşkı anlatıyor bize Zülfü Livaneli…
Anlatırken düşündürüyor, hayatının en büyük sırrını bulmanın yolunu işaret ederken bir insanın en kötü yalanı, kendine karşı olduğunu vurgulayarak bir güzel sarsıyor 🙁
”İnsan her şeyi unutarak yaşayabilir, ama her şeyi hatırlayarak yaşayamaz. Çünkü bilen insan, bilmiyormuş gibi yaşayamaz” diyerek, son darbeyi indiriyor 🙁
Hikaye bittikten sonra, insan uzun süre kendine gelemiyor…
En azından ben öyle oldum 🙂 Ama sonra birden silkelenip, toparlandım ve ”İyi ki benim ruhum, bedenimden önce çürümeyecek” diyerek, kendime gülümsemeye başladım 🙂
Hikayelerin nerede bittiğini, gerçeklerin nerede başladığını öğrenmek, hatırlamak istiyorsanız çok, ama çok hikaye okuyun derim 🙂
Ama önce ”Kardeşimin Hikayesi”nden başlayın 🙂 🙂 🙂
0 Comments