Ben bu güne kadar Stephen King ile hep uzaktan flört ettim 🙂
Onunla daha samimi bir ilişkiye gitmemi sağlayan yeğnim oldu…
Hararetle ”Kubbenin altında” dizisini seyretmemi tavsiye etti. Ben de mecburen, onu mutlu etmek adına seyretmeye başladım 🙂
Ve böylece Stephen King ile flörtümüz başlamış oldu.
Diziyle yetinmedim, hemen kitaplarını da okumaya koyuldum 🙂 Ne de olsa kitapla nefes alan bir insanım 🙂 🙂 🙂
Elime ilk geçen kitabı da ”Duma Adası” oldu…
Biliyorsunuzdur, Stephen King’in kitapları genelde 600-1000 sayfa arasındadır. Ama o kadar akıcı bir dili var ki, nasıl bittiğini fark edemiyorsunuz bile 🙂
İtiraf etmeliyim ki, psikolojik gerilim konusundaki yaratıcılığına bayıldım.
İnsan hafızasının, özellikle de yaratıcılığın en karanlık, insanın kanını donduracak, korkudan köşeye sıkıştıracak kadar fantastik bir öykü ”Duma Adası” 🙁 Ama öyle büyüleyici bir havası var ki, kapılıp, oralara gitmemek ve olayları uçlarda yaşamamak elde değil 🙂
Müteahhit olan Edgar çok kötü bir kaza geçirir. Sağ kolunu kaybeder ve beyni de hasar görür…
Uzun iyileşme sürecinde yaşadıklarından ve yaşattıklarından dolayı ailesini de kaybetme noktasına gelir. Karısı ondan boşanır, çocukları da ondan korktukları için yanına yaklaşamazlar…
Doktorların tavsiyesiyle, biraz uzaklaşmak, kendini dinlemek ve toparlanmak için bir yıllığına ev kiralar Duma adasında. Tekrar huzuru ve mutluluğu yakalayabilmek umuduyla da, eskiden de sevdiği resme sarılır.
Ama resim yapmaya başlamasıyla birlikte çok garip olaylar yaşamaya başlar.
Çünkü aslında Duma Adasına gelen arızalı insanlar, özel insanlar haline gelir 🙁
Edgar 40 yıllık ressam edasıyla çılgın tablolar yapmaya başlar ve bunları yaparken de çılgın bir kaynak tarafından yönlendirilir.
Ama adanın etkisiyle yarattığı bu sanatın bedeli çok ağır olur…
Resim yapmanın görmek olduğunu çok iyi bilirim. Ama Edgar’ın özel bir şekilde görerek ve yaşayarak yaptığı tablolar, zaman zaman kanımı dondurdu 🙁
Okuyun 🙂 Okuyunca anlarsınız ne demek istediğimi… 🙂
Yazımı da özellikle Edgar’ın şu sözleriyle noktalamak istiyorum :
” Acı kadar merhametsiz bir zorba yoktur. Akıl karışıklığı kadar zalim bir despot yoktur…”
0 Comments