Bir Yazarın Güncesi – Virginia Woolf


0

”Engin bir melankoli gölüne daldım yine. Tanrım ne kadar da derin. Nasıl da doğuştan melankoliğim. Kendimi su yüzünde tutmanın tek yolu çalışmak”

Çok yavaş ve fazlasıyla zorlanarak okudum bu kitabı (:

Belki de bu sıkıntılı günlerde onu okumak için kendimi zorlamamalıydım. Ama Virginia Wolf bana zaten her zaman hem çok iyi geliyor, hem de iç dünyamı darma duman edip, ruhumu köşeye sıkıştırıyor. Bir şekilde benim melankolik ve depresif yanlarımı uyandırıp, harekete geçiriyor ve böylece onu daha iyi anlamamı ve daha çok sevmemi sağlıyor.

Aslında ben günlük tarzındaki yazıları pek okumayı sevmiyorum. Günlüğü içimizdeki çöp kovası gibi görüyorum nedense 🙂

Daha çok yüzleşme, hesaplaşma, yüreğimizde biriken yüklerden kurtulma ve kendi kendimizi iyileştirme aracı 🙂 Yani kişiye özel ve pek fazla gün ışığına çıkmamaması gereken satırlar. Her türlü kural ve kısıtlamadan uzak, en özgür satırlar da aynı zamanda.

Belki Virginia Woolf da bu satırların basılmasını istemezdi. Kim bilir.

Gerçi eşi Leonard Woolf çok emek vererek oluşturmuş bu kitabı. 26 defterdeki yazılardan seçip, toparladıklarıyla; bir kadın bir insan olarak değil de, daha çok bir yazar olarak Virginia Woolf’u yansıtmış. Onu daha iyi tanımamızı ve daha iyi anlamamızı sağlamaya çalışmış.

Okuduklarına, düşündüklerine, amaçlarına, yazma aşkına, yazdıklarına ve yazmak istediklerine ışık tutan satırlar 🙂

Okumayı ve yazmayı her şeyden çok seven, fazlasıyla çalışkan bir insan :

= ”Beynim delicesine çalışkan. Sanki zamanın geçişinin bilincindeymişçesine saldırmak istiyorum kitaplarıma

= ”Neden kelimelerim böyle kanatlı gibi, sanki onlarla ne istersem yapabilecekmişim gibi özgür hissediyorum kendimi.”

= ”Zihin bir kez harekete geçti mi durmak bilmiyor, kafamda cümleler kurarak geziniyorum, oturamıyorum; sahneler uyduruyorum…

Virginia Woolf’un en çok sevdiğim özelliği bir yazar olarak, sadece kendi zihnindekileri yazmayı tercih etmesi. Kurallara aldırmayan, düşündüklerini ve inandıklarını ortaya dökerken, herkese ve her şeye, kendisine bile meydan okuyan bir deha 🙂

Kitabı okurken beni en çok gülümseten satırları paylaşmak istiyorum: ”Kahvaltıda Tolstoy okudum. Hep aynı gerçeklik, elektrik teline dokunmuş gibi. Kusursuz olmaktan uzak bir biçimde aktarılmış olsa da- o güçlü kestirmeden giden aklıyla- benim için o hala en yakın hissettiğim değil, beni esinlendiren, ayağa kaldıran yazar; ham halinde bir dahi. Bu yüzden de bütün öteki yazarlardan daha rahatsız edici, daha şoke edici, daha gök gürültülü, sanat üzerine yazdıklarında, hatta edebiyat üzerine yazdıklarında bile…”

Virginia Woolf bu satırları, ”Savaş ve Barış”ı okuduktan sonra yazmış 🙂

Beni en çok etkileyen ve düşündüren cümlesi ise, ”Bir şeylerle uğraşmak çok önemli”. İntihar etmeden 20 gün önce, yazdığı son yazısında kuruyor bu cümleyi.

Böyle bir cümleyi kurup, neler araştırıp yazmak istediğini sıraladıktan sonra intihar ettiği için ilk önce ona çok kızdım (: Sonra da hak verip, anladım.

Mina Urgan’ın dediği gibi, ”Virginia Woolf’u yakından tanımamız ve anlamamız için ‘Bir yazarın güncesi’ yeter de artar da bizlere”.


Like it? Share with your friends!

0
Meliha Doğu

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir