Hikaye peşinden koşan birisini daha buldum 🙂
Asıl mesleği doktorluk, ama üniversite yıllarından beri şiir, hikaye, deneme yazıyor; antropoloji ile ilgileniyor. Üstüne üstlük sinemanın büyüsüne de kapılmış 🙂
Çalışkan, yetenekli, çok yönlü ve yaratıcı bir insan Ercan Kesal 🙂
‘’Evvel zaman’’ kitabını okurken, onunla çok yakından tanışmış gibi hissettim…
Güncesindeki sayfaları arasında dolaşırken sadece sinemaya dair değil, hayata dair çok şey öğrendim, öğrendiklerimi hatırladım; araştırıp, kendimi geliştirmem gereken konuların listesini yaptım 🙂
Yazar, ‘’Bir zamanlar Anadolu’daki filmin yaratıcı sürecin başından sonuna kadar çok akıcı ve içten bir dille anlatmış. Bunun ne kadar zor, sancılı ve aynı zamanda muhteşem bir süreç olduğunu gözlerimizin önüne sermiş 🙂
Öyle bir süreç ki, başından sonuna kadar, her an her şey değişebiliyor 🙁 Hatta değişmek zorunda! Senaryo üzerinde sürekli oynanıyor, sahneler defalarca yazılıyor ve defalarca çekiliyor 🙁
Sözüm ona bir hikayeyle yola çıkılıyor, ama bu yolculuk sırasında sürekli değişime uğruyor 🙁
‘’İyinin de iyisi yapılabilir! Hemen tatmin olma, yeniden bir daha tekrar et!’’- bu cümle işte başarının nasıl gelebileceğini özetliyor bize…
Ben kendi halinde hikayeler peşinde koşan bir öykücü olarak bu kitabı çok sevdim 🙂
Çünkü bu kitap bana doğru yolda olduğumu gösterdi…
Ayrıca bu kitap bana sadece Ercan Kesal’ı sevdirmedi, Nuri Bilge Ceylan’ı ve Yılmaz Erdoğan’ı da daha çok sevdirdi.
Yılmaz Edoğan’ın başarısı, ‘’Çok oyun ve çok prova’’da, Nuri Bilge Ceylan’ın ise, ‘’Taviz yok! Sanatsal kaygılarımızdan hiç vaz geçmeyeceğiz’’de saklı olduğunu öğrendim.
Bir gün bir şekilde bir doktor, yazar ve sinema aşığı olan yazarla tanışmak ve onunla sohbet etmeyi çok isterim 🙂
Belli mi olur? Belki çok yakında bu isteğim gerçekleşir 🙂 🙂 🙂
0 Comments