Ödünç bilgi


0

Okumak, okumak, okumak…

Benim en sevdiğim ve en çok yaptığım şeydir ?

Yeni dünyalar keşfetmek, farkında olmadığım şeylerin güzelliğini fark etmek, yeni bir şeyler öğrenmek yaşamın anlamıdır benim için ?

Fakat, bir bilge diyor ki, ” Kitapların verdiği bilgi, ödünç alınmış bilgidir. Pek fazla değeri yoktur…” ?

Bunu destekleyen bir öykü de anlatıyor…

Bir adam büyük bir kitaplığa gider ve uzun incelemeden sonra yanında götüreceği üç kitap seçer.

Kayıt ettirmek için bankoya gider ve memura şunu sorar:

“Bu kitaplıkta kaç kitap var?”

“On binlerce” cevabını alınca, ” Peki, hepsini okumak ne kadar sürer?” diye sorar.

“Ah, birkaç hayat boyu” der gülümseyerek memur ??

“O halde, ben bunları da istemiyorum. Bunun başka bir yolu olmalı” der ve gider ?

Yani bunun bir başka yolu deneyimlemektir, öğrendiklerini uygulamaktır demek istiyor Bilge…

Çok okuyarak, zanamızın çoğunu kitapların içinde kaybolarak geçirmemiz, çok şey öğrendiğiniz anlamına gelmiyor yani ?

Mesela benim en büyük eksikliğim de öğrendiklerinin bir kısmını hayata geçirmeye, hep daha sonraya bırakmak.

” Zamanım olunca bunu denerim, yaparım” şeklinde kendimi kandırırım ?

Daha çok okuma açlığıma veya hastalığıma karşı koyamadığını için.

Yazılan ve basılan bütün kitapları istesem de, okuyamayacağımı bile bile?

Ama artık farkındayım ki, beynim cadı kazanı misali bilgiden kaynıyor. Bazıları sağlam köşeye sıkıştırıyor, “Yeter artık, kurtar bizi bu hapishaneden” dercesine çığılık atıyor ?

Galiba Bilge’nin de dediği gibi bu ” ödünç bilgileri” test etmek, deneyimlenmek için acele etmeliyim ???

 

 


Like it? Share with your friends!

0
Meliha Doğu

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir