Bu kitap beni çok mutlu etti 🙂
Ayşe Kulin’in her kitabını çok sevmişimdir, ama bu kitabı yüreğime dokundu…
Neden derseniz, şu cümlesiyle cevap veririm.” Yazı yazmak kaderimdi benim! Ben yazmak için dünyaya geldiğime çocukluğumdan beri hep inanmıştım…”
Bir insanın bir ömür boyu, hayalden yola çıkarak, ama yazmanın hayalden de öte olduğunu herkese ispatlaması pek kolay bir şey değil 🙁
Hele hele bir kadın için…
Tek başına zor bir hayat mücadelesi verirken, geçinmek için başka işlerde çalışırken; sürekli yazıyı düşünmenin, yazıyı hayal etmenin, her fırsatta ona sarılmanın; sadece yazarak mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu gayet iyi biliyorum.
Nefes almak için yazmak, dinlenmek için yazmak, iç dökmek için yazmak, mutlu olmak için yazmak güzel de, ama sıra kitap basmaya gelince işkencenin alası başlıyor. Hele hele bizim ülkede 🙁
İnsanı yazıya bile küstürebilecek kadar engeller konuluyor, adı duyulmamış yazarlara 🙁
Ayşe Kulin tam 25 yıl bu engellerle savaşmış ve tam pes etmek üzereyken, Şeytanın bacağını kırmış 🙂
İyi ki de kırmış. Onun o güzel öykülerinden ve romanlarından mahrum kalırdık çünkü 🙂
Ayşe Kulin’i daha iyi tanımak, daha iyi anlamak isteyenler bu kitabı mutlaka okumalı 🙂
Çünkü iç dünyasında olup bitenleri, yazı bahçesinde biriktirdiği bütün güzellikleri ve yüreğindekileri tüm çıplaklığı ile paylaşmış…
Ben çok sevdim 🙂 🙂 🙂
0 Comments