Bilindiği gibi Tolstoy ömrü boyunca pek çok farklı konuyla yoğun bir şekilde ilgilenmiş…
Din, Siyaset… Ama yazmadığı zamanlarda bile en çok sanatla ilgilenmiş. Araştırmış; yazılan her şeyi incelemiş ve felsefe bazında irdelemeler yaparak ve 19 yüzyılın penceresinden bakarak, geleceği görmeye çalışmış 🙂
SANAT NEDİR kitabı 15 yıllık bir emeğin ürünü…
Aslında kitabı okurken 19 yüzyılda yazıldığını unuttuğumu fark ettim 🙂
Çünkü o günün sanat anlayışından ilerisinde değerlendirmeler yapmış, çok güzel eleştiriler yaparak tavsiyelerde bulunmuş.
Ona göre ”Sanat, gerçeklik içindir ve yaşamı olduğu gibi resmetmek gereklidir”. Sanatçı ise, ”Bir duyguyu yaşayan, o duyguyu bilerek ve isteyerek başkalarına aktaran kişi olmalı ”.
Benim kitapta en sevdiğim sözleri şunlar oldu 🙂 ” Sanat sadece şu gerçekte yatar: Anlaşılmaz ve ulaşılmaz biçimde olan bir düşünceyi anlaşılabilir ve hissedilebilir yapmak. Genellikle bu, gerçek sanatsal etkiyi anlayan kimseye, önceden bildiği, fakat ifade edemediği bir şey gibi gelir…” 🙂
Tolstoy o dönemdeki bir çok yazarın kitaplarını büyük bir titizlikle incelemiş ve sebeplerini de açıklayarak acımasızca eleştirmiş (Örnek Maupassant eserleri). Acımasızca diyorum, ama aslında yapıcı bir acımasızlık 🙂
Bir sanat eserinde bulunması gereken koşulları ise şöyle sıralamış:
*** ”Yeni bir fikir, eserin içerdiği şey, insan için önem taşımalıdır.
***Bu içerik onların anlayabileceği bir açıklıkla ifade edilmelidir.
***Yazarı eseri yazmaya iten bir dış dürtü değil, içsel bir ihtiyaç olmalıdır..
Yani sanat eseri bir yenilik ortaya koyarken, aynı zamanda belirli ölçüde bu üç koşulu karşılayan eserdir: İçerik, Biçim ve İçtenlik…”
Kitapta en sevdiğim bölüm ise gerçek sanatla, taklit sanatı irdelediği ve karşılaştırma yaparak verdiği tanımlar 🙂
”Gerçek bir sanat eseri, yalnızca bir sanatçının ruhunda doğabilir. O eser, sanatçının yaşadığı hayatın meyvesi gibidir. Tıpkı bir annenin çocuğuna gebe kalması ve çocuğun onun karnında şekillenmesi gibi. Fakat taklit sanat, sırf tüketicileri bulunsun diye, devamlı zanaatkarlar ve el sanatıyla uğraşan kişiler tarafından üretilir.
Gerçek sanat, kocasına sevgi duyan bir kadın gibi, süse ihtiyaç duymaz. Fakat taklit sanat, bir fahişe gibi daima süslenmek zorundadır…” 🙂 🙂 🙂
Ne diyeyim…
Ben bu kitabı sevdim ve zevkle okudum 🙂
0 Comments